on high

  1. (a) yukarıda, yüksekte, (b) ahirette, cennette.
çok akaryakıt kullanmak Verb
yüksekten bakmak Verb
burnu büyük olmak Verb
(fiyat) yüksek olmak Verb
(fiyatlar) oldukça yüksek olmak Verb
or
off) the hog: doyasıya yemek, yeyip içip keyfine bakmak.
kepçe ile yemek
kepçe ile yemek Verb
ferah fahur, servet/bolluk içinde, müreffeh, zengin.
Hıyaneti Vataniye Kanunu Proper Name, Law
para içinde yüzmek Verb
bolluk içinde yaşamak Verb
hali vakti yerinde/refah içinde olmak, ferah fahur geçinmek, yeyip içip keyfine bakmak.
küçümseyerek
hor bakarak
açık denizde
bir şeye yüksek fiyat koymak Verb
bir şeye yüksek değer vermek Verb
zamanına fazla değer vermek Verb
bir şeye çok değer vermek Verb
bir şeye değer biçmek hizmetlerine yüksek değer biçmek Verb
bir binaya yüksek değer biçmek Verb
mallara aşırı yüksek değer biçmek Verb
bir şeye aşırı yüksek değer vermek Verb
kibirlenmek, böbürlenmek, başkalarına tepeden bakmak, kibirinden yanına yaklaşılamamak, “alçak dağları ben yarattım” demek.