one by one

  1. birer birer, birbiri ardından/ardınca, birbiri peşinden.
bir bir incelemek Verb
sorunları bir bir ele almak Verb
sözünde durmak Verb
sözünde durmak Verb
tanıklık ettiği şeyi onaylamak Verb
amacına insanları idare ederek varmak Verb
yaptığı teklife bağlı kalmak Verb
söz üyle yükümlülük altına girmek Verb
sözüyle yükümlülük altına girmek Verb
yalnızca bir fikirin egemenliği altında olmak Verb
tek bir fikrin egemenliği altında olmak Verb
alacaklıların istilasına uğramak Verb
zararları yüzünden büyük sıkıntıya düşmek Verb
kendi kuyusunu kazmak, kendi kazdığı kuyuya düşmek, kendi plânının kurbanı olmak.
borçluları tarafından kovuşturulmaya uğramak Verb
kendini heyecanına kaptırmış olmak Verb
his ssilerine kapılmak Verb
duygularına kapılmak Verb
duygularına kapılmak Verb
kendi eliyle
ad ıyla sanıyla
sırf kendi tecrübelerine dayanarak, yardım görmeden.
kıtı kıtına, ucu ucuna, daradar, ancak, kıt kanaat, güçlükle.
He passed English by the skin of his teeth.
kıl payı, kıtı kıtına, ancak, güçbela.
We had to run for the train, and caught it by the skin of our teeth.
kıtı kıtına, ucu ucuna, ancak, güçbela, güçlükle, kıl payı.
escape by the skin of one's teeth: kıl payı kurtulmak.
alın teriyle, çalışıp çabalayarak.
He makes his living by the sweat of his brow.
bütün gücüyle, olanca kuvvetiyle, canını dişine takarak.
He worked with all his might and main.
uzun askerlik hizmeti nedeniyle emekli maaşı talep etmek Verb
trajik bir şekilde ölmek Verb
onda birine düşmek Verb, Mathematics
kendini öldürmek Verb
ders vererek geçimini sağlamak Verb
ders vererek geçiminısağlamak Verb
kalemiyle geçinmek Verb
tercüme yaparak emeklilik maaşını biraz artırmak Verb
(alacağını) dava yoluyla almak Verb
paçasını zor kurtarmak Verb
kör uçuş yapmak Verb
içgüdüsel hareket etmek Verb
işiyle para kazanmak Verb
kazancını çalışarak elde etmek Verb
az bir ücretle geçinmek Verb
pamuk ipliği ile bağlı olmak, tehlikeli/müşkül şartlar altında ümitsizce mukavemet etmek/direnmek/dayanmak.

The soldiers are still holding the fort, but they're hanging on by their eyelids.
birini köşeye sıkıştırmak Verb
birini mecbur bırakmak Verb
bir kişiyi müşkül durumda bırakmak Verb
bir kişiyi köşeye sıkıştırmak Verb
kazdığı kuyuya düşmek, hazırladığı tuzağa kendisi düşmek.
kararına bağlı kalmak Verb
alacaklıları tarafından sıkıştırılmak Verb
çok çalışarak sağlığını bozmak Verb
okuyup çalışma ile doğuştan olan becerilerini geliştirmek Verb
on kat artmak Verb, Mathematics
kalemiyle geçinmek Verb
alnının teriyle yaşamak Verb
dalavere ile/kurnazlıkla para kazanmak, (ticarette) alavere dalavere yapmak.
kazada hayatını kaybetmek Verb
kalemiyle yaşamak Verb
kalemiyle yaşamak Verb
giderini gelirine göre ayarlamak Verb
başkalarını kendince değerlendirmek, kendine göre değer biçmek.
talimatlarından zerre kadar ayrılmamak
yapayalnız, tek başına.
all on my lonesome: tek başıma, yapayalnız.
all on your lonesome:
tek başın(ız)a.
to be on one's lonesome: yapayalnız/tek başına olmak.
alacaklılar tarafından sıkıştırılmak Verb
(kimseden yardım görmeden) sırf kendi gayretiyle ilerlemek/terakki etmek.
I admire him for pulling
himself up by his own bootstraps: Onun sırf kendi gayretiyle ilerlemesine hayranım.
bir işi yarı yarıya küçültmek Verb
tek taraflı fesih fesh
tek taraflı fesih
saatini radyodaki saat ayarı sinyaline göre ayarlamak Verb
tatlı yiyerek iştahını kapatmak Verb
sözünde durmak Verb
fikrini gerçeklerle desteklemek Verb
gelirine gazetecilik yaparak katkı sağlamak Verb
malıni mülkünü vasiyetle bırakmak Verb
malını mülkünü vasiyetle bırakmak Verb
emlakini temlik etmek Verb
tahsisatının yüzde 4'ünü kırpmak Verb
Kongre'deki sandalyesini istifa ederek bırakmak Verb
(US) istifa sonucu millet meclisindeki koltuğunu boşaltmak Verb
ayağa kalkarak oy kullanmak Verb
ayağa kalkarak oy kullanmak Verb
azimle ilerlemek Verb