one off

  1. bir kerelik yapılan
  2. tekrarlanmayan
hayran bırakmak, meftun etmek, derin iz/intiba bırakmak.
deli gibi ... Verb
zihinden atılan bir yük olmak Verb
heyecana kapılmak, dalga vb. ile sürüklenmek.
dalga ile vb sürüklenmek Verb
iştahı olmamak Verb
hiç iştahı olmamak Verb
formunda olmamak Verb
gafil avlanmak Verb
kendini formunda hissetmemek Verb
iştahını yitirmek, iştahı kaçmak, canı yemek istememek.
başından büyük işe girişmek, yutamayacağı lokmayı ısırmak.
In trying to build a house by himself,
he had bitten off more than he could chew: Tek başına ev yapmaya kalkışmakla başından büyük işe girişti.
(birine) ters cevap vermek, terslemek, paylamak.
(a) heveslendirmek, şevke getirmek, (b) iyi etki bırakmak, etkilemek.
(a) gururu kırılmak, (b) burnu sürtülmek, (c)
argo attan inip eşeğe binmek.
ciğerleri sökülecek gibi öksürmek
biriyle yazışmayı kesmek Verb
gâvura kızıp oruç bozmak, öfke ile kalkıp zararla oturmak, keskin sirkenin zararı küpüne dokunmak, bindiği dalı kesmek.
öfke ile kalkıp zararla oturmak, başına dert açmak, gâvura kızıp oruç bozmak, keskin sirkenin zararı küpüne dokunmak.
kendi menfaatine kıymak Verb
belayı para ile almak Verb
bastığı dalı kesmek Verb
obur gibi yemek Verb
konuşmasını bitirmek Verb
içini dökmek, derdini/sırrını açmak/açılmak.
yelkenleri suya indirmek Verb
başından uzaklaşmak, kusur bulmaktan/taciz etmekten vazgeçmek.
Get off my back! Bırak yakamı!
(Beni daha fazla rahatsız etme).
birine açılmak Verb
içini dökmek Verb
kızını evlendirmek Verb
mallarını elden çıkarmak Verb
kızını evlendirmek.
stokunu elden çıkarmak Verb
içini dökmek, dert yanmak, derdini dökmek/açmak, açılmak, içindekileri açığa vurmak.
(a) bir şeyi başından atmak/savmak, (b) bir şeyden kurtulmak, (işi) tamamlamak.
(Sırtındaki gömleğine kadar) herşeyini vermek/feda etmek.
sinirleri altüst olmak Verb
aklını kaçırmak Verb
kaçırmak Verb
oynatmak Verb
çıldırmak Verb
oynatmak Verb
zihinden büyük bir yük atma
otomobili ile gitmemek Verb
otomobil ile gitmemek Verb
sadece hafta aşırı çalışmak Verb
gözlerini ayırmamak Verb

nose
argo ilgilendirmeyen, zararı dokunmayan, zararsız.
çılgın deli
pusulasını şaşırmak Verb
bir kimsenin bilgisi/tecrübesi/uzmanlığı dışında.
He said that computer programming is off his beat.
artık ruhunu sıkmıyor
aklını kaçırmış, delirmiş.
to go off one's chump: aklını kaçırmak, delirmek.
If youcontinue
to behave like that, people will think you've gone off your chump! 3 kütük, takoz.
deli, zıvanadan çıkmış.
(a) iştahsız, mızmız.
be off one's feed: iştahsız/mızmız olmak. (b) üzgün, kederli, (c) hasta, keyifsiz.
(a) yatar vaziyette, (b) iradesi dışında.
(oyunda) başarısız, formunda değil, her zamanki başarısından düşük.
be off one's game: iyi oyun
çıkaramamak, formunda olmamak.
gaflete düşmek Verb
elinden çıkmış, sorumluluğu dışında.
aklından zoru var
kaçık
kendiliğinden, kendi gayreti/gücü ile, kimse zorlamadan, kimse söylemeden.
Have you done all this
work off your own bat? Bütün bu işi kendiliğinden mi yaptın?
I didn't invite them, they came off their own bat.
kaçık, deli, dengesiz, çatlak, kafadan sakat.
kaçık, kafadan çatlak.
kafadan, işkembeden, düşünmeden.
tek olarak üretilmiş ürün
bir kere olan/vukubulan/yapılan (şey), tekrarlanmayan (olay vb.).
bütün kuvvetiyle, son derece, aşırı bir şekilde, avaz avaz.
to yell one's head off: avazı çıktığı
kadar bağırmak/feryat etmek, çığlığı koparmak.
She cried her head off at every sentimental scene: Her dokunaklı sahnede hüngür hüngür ağladı.
(US) kendi mallarını başka markalı mal diye yutturmak Verb
alacaklıların borçlarını ödemek Verb
borçlarını ödemek Verb
borçlarını temizlemek Verb
alacaklıların borçlarını ödemesi
alacaklıların borçlarını ödeme
alacaklılarını oyalamak Verb
bir daveti iptal etmek Verb
mesleğinin en yüksek noktasına çıkmak Verb
varını yoğunu elinden çıkarmak Verb
bir muhasebe kalemini bir başkasına mahsup etmek Verb
izleyicilerini ekmek Verb
öfke ile bırakıp gitmek/terketmek, kızıp ayrılmak, “lânet olsun” diye ilgisini kesmek.

face
argo (a) ağzına geleni söylemek, bilir bilmez/düşünmeden konuşmak, (b) abartmak, mübalâğa etmek.
kırıcı konuşmak.
nefis fsi körletmek Verb
görevden istifa etmek Verb
şapkasına geniş bir kavis çizdirerek selam vermek.
soyunmak Verb
saygı ile eğilmek, övmek, methetmek, (birinin) üstünlüğünü itiraf etmek, takdir ve hayranlığını ifade
etmek.
I take off my hat to his courage. I take my hat off to him for his new discovery.
birinin üstünlüğünü itiraf etmek Verb
düşüncelerini (hoş olmayan bir şeyden) uzaklaştırmak, aklından çıkartmak, unutmak.
kafasını şişirmek, dırdır etmek, bıktırıncaya kadar söylemek.
maskesini çıkarmak Verb
takipçilerinden kurtulmak Verb
bir işi kendiliğinden/yalnız başına yapmak.
çıkarmak Verb