Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
oturan
Cozy
Turkish-English
Terms/Phrases
Turkish-English Translation
resident
residentiary
residing
Turkish-English translations from Zargan's own database
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
Turkish-English Phrases
(giysi) üste oturan
snug
(giysiler) üste tam oturan
tailored
bir evde oturan
inhabitant of a house
birlikte oturan
coinhabitant
bitişikte oturan
contiguous occupier
büyük apartmanda oturan
cliff dweller
daire de oturan
flat dweller
her biri bir ayak üzerinde dengeli oturan
cantilever bridge
işyerinde oturan
live in
karaya oturan
lifesaving apparatus
kenar mahallede oturan
outdweller
kıyıda oturan
borderer on the sea
kolejde oturan
resident at college
memleket dışında oturan
resident abroad
memleket içinde oturan
inlander
sımsıkı oturan
slinky
sürekli olarak kendi ülkesi dışında oturan
non domiciled
varoşta oturan
suburban
yakında oturan
nearby dwelling
oturan kimse
denizen
amerika'da oturan amerikan vatandaşı
(US) resident citizen
Amerika'da oturan Amerikan vatandaşı
resident citizen
arkada oturan yolcu (at binici
pillion passenger rider
aynı yerde oturan kimse
cohabitant
banliyöde oturan halk
villadom
banliyöde oturan kimse
suburbanite
başkası ile aynı evde oturan kimse
inmate
bir yerde oturan kimse
resident
biriyle aynı evde oturan kimse
housemate
birlikte oturan kimse
inmate
dış ülkede oturan vatandaş
(US) nonresident citizen
doğuda oturan ya da doğunun yerlisi olan kişi
easterner
dünyanın çevresinde yörüngeye oturan ilk Rus yapay uydusu
sputnik
karaya oturan bir gemiye bakmakla görevlendirilen memur
receiver of wreck
kasaba veya nahiyede oturan kimse
burgess
kendi dairesinde oturan kişinin gelir vergisi
schedule tax on an owner-occupied house
kır kesiminde oturan nüfus
rural population
kiralık dairede oturan apartman sakini
flat dweller
kırsal kesimde oturan nüfus
rural population
memleket içinde oturan vergi mükellefi
resident taxpayer
motosiklette arkaya oturan kişinin oturduğu yer
pillion
sayfiyede oturan zengin
country gentleman
şehir dışında oturan kimse
out dweller
sınır bölgesinde oturan kabile
marginal tribe
sınır da oturan kimse
borderer
sınırda oturan kimse
borderer
sömürge de oturan kimse
colonist
sömürgede oturan kimse
colonist
tavanarasında oturan kimse (özellikle yoksul yazar
garreteer
üste tam oturan giysi
well tailored- suit
vücuda iyice oturan sade görünüşlü kadın elbisesi
sheath
yemek masasında birinin yanında oturan kişi
neighbour at dinner
Turkish-English phrases from Zargan's own database
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.