palm

  1. Noun, Plant Species palmiye
  2. Noun aya, avuç içi, el ayası.
  3. Noun hayvan ön ayağının ayası.
  4. Noun eldivenin avuç içi/ayası.
  5. Noun
    sailmaker's palm ile ayni anlama gelir. kefne, yelkencilerin avuçlarını koruyucu deri veya madenî parça.
  6. Noun el genişliğinde uzunluk ölçüsü (7.5-10 cm.).
  7. Noun karış: 18-25 cm.'lik uzunluk ölçüsü.
  8. Noun geyik boynuzunun yassı kısmı.
  9. Noun kola benzer uzun bir şeyin düz ve yassı ucu.
  10. Noun, Maritime Traffic (a) kürek palası, (b) gemi demirinin iç yüzeyi.
  11. Verb avuçlamak, avucuna/avucunun içine almak, avucunda tutmak.
  12. Verb avucunda saklamak, özellikle el çabukluğu ile hüner yapmak.
    The magician palmed the coin and suddenly
    produced it from a boy's ear.
  13. Verb elinde(n) tutmak.
  14. Verb avuçla dokunmak/okşamak.
  15. Verb aşırmak, yürütmek.
    to palm small merchandise in a store.
  16. Noun, Botany hurma ağacı
    (Palmaceae).
    coconut palm: Hindistan cevizi ağacı.
    date palm: hurma
    ağacı.
    dwarf palm: bodur hurma ağacı
    (Chamaerops homilis).
    wild palm: yabani hurma ağacı.
  17. Noun palmiye.
  18. Noun hurma dalı/yaprağı (törenlerde/gösterilerde zafer simgesi olarak kullanılır).
  19. Noun zafer alâmeti.
    palm branch: (zafer alâmeti olarak) hurma dalı.
  20. Noun zafer ödülü.
  21. Noun zafer, utku, muzafferiyet, başarı, muvaffakiyet.
bahşiş/rüşvet vermek, falcıya para vermek.
(a) birisine rüşvet vermek, (b) para ile fala baktırmak.
rüşvet vermek.
birini avuç unda tutmak Verb
(birisini) avucunun içine almak, bir kimse üzerinde büyük nüfuz ve kudreti olmak.
birinin el falına bakmak Verb
zafer kazanmak Verb
birinci gelmek, başarı kazanmak, (okulda/sporda vb.) zafer kazanmak, galip gelmek.
He carried off
the palm by sheer perseverance: Sırf sebat ve azimle başarı kazandı.
tembul ağacı
(Areca Catechu): Hindistanda yetişen yüksek bir palmiye ağacı.
lâhana palmiyesi
(Sabal palmetto): yaprak uçlarındaki tomurcukları sebze olarak yenilen Florida ağacı.

coconut ile ayni anlama gelir. Hindistancevizi ağacı
(Cocos nucifera).

coconut ile ayni anlama gelir. Hindistancevizi ağacı
(Cocos nucifera).
falcıya para vermek Verb
bahşiş vermek Verb

date ile ayni anlama gelir. hurma ağacı
(Phoenix dactylifera).
zencefilli hurma ağacı
(Hyphaene thebaica) : K. Afrikada yetişen ve meyvesi zencefilli çörek tadı
veren bir ağaç.
gingerbread palm, gingerbread tree, doum palm ile ayni anlama gelir.
Noun
yelpaze yapraklı palmiye/hurma ağacı. Noun
hurma vb. gibi yaprakları kuştüyüne benzeyen palmiye. Noun
doom palm.
birine rüşvet vermek Verb

grugru ile ayni anlama gelir. dikenli çam
(Acrocomia): G. Amerikada yetişen ve kozalağı yenilen bir tür çam.
paraya karşı haris olmak, paraya doymamak.
He has an itching palm.
para hırsı olmak.
fildişi ağacı
(Phytelephas macrocarpa): G. Amerikada yetişen ve fildişi kozalağı veren ağaç Noun
yağlı hurma ağacı
(Elaeis guineensis): çekirdeklerinden yağ çıkarılan Afrika hurması. Noun
rüşvet vermek, bol bahşiş vermek.
hezaran
hint kamışı
palmiye
(Roystonea regia). Noun

sago ile ayni anlama gelir. sagu palmiyesi
(Metroxylon laeve, M. Rumphii). Malezyada yetişir.
palm ile ayni anlama gelir. kefne, yelkencilerin avuçlarını koruyucu deri veya madenî parça.
birine rüşvet vermek Verb
Hint hurması
(Caryota urens).
şemsiye palmiyesi
(Hedyscepe canterburyana). Floridada yetişir. Noun
mum hurma ağacı
(Ceroxylon andicola): Ant dağlarında yetişir, yaprakları reçinemsi mumludur. Noun
Brezilya mum hurması
(Copernicia cerifera). Brezilyada yetişir, yaprakları sert ve mumludur. Noun
şarap hurması.
hurma dalı Noun
cabbage ile ayni anlama gelir. palmiye tomurcuğu: lâhanaya benzer ve sebze olarak yenir.
misk kedisi
(Paradoxurus hermaphroditus): Asya ve Afrikada palmiyelerde yaşayan uzun kuyruklu misk kedisi. Noun
misk kedisi
(Paradoxurus hermaphroditus): Asya ve Afrikada palmiyelerde yaşayan uzun kuyruklu misk kedisi. Noun
iğneli küçük nişan şeridi
rüşvet
rüşvet verme
avuç içi kimlik belirleme Noun
şehitliğin en yüksek mertebesi Noun
(a) (hile ile) kabul ettirmek, yutturmak, sokuşturmak, kazıklamak.
to palm off a forged painting.
The fruit seller palmed off some bad apples onto the old lady. (b) (yalan söyleyip) kandırmak, aldatmak, gözünü boyamak.
He palmed his brother off with some story or other.
birine kalp parayı yutturmak Verb
birine malları yutturmak Verb
sahte bir şeyi sahici gibi yutturmak Verb
hurma yağı: sabun, mum vb. yapmakta ve yemeklerde kullanılır. Noun
rüşvet. Noun
el falı
birini kazıklamak Verb
birine bir şeyi hile ile kabul ettirmek Verb
Paskalyadan evvelki Pazar günü. (İsa'nın Kudüse muzafferane giriş günü kabul edilir). Noun
palmiye
rüşvet vermek.
rüşvet vermek.
başkasının üstünlüğünü kabul etmek, yenilgiye uğramak, pes demek.
zaferi başkasına bırakmak Verb