parking

  1. Noun park yapma, otomobili geçici olarak bir yere bırakma.
  2. Noun park yeri, oto bırakılabilecek yer.
    There is plenty of parking in the sopping center.
  3. Noun park yapılabilir, otomobil bırakılabilir.
    No Parking: park yapılmaz, otomobil bırakmak yasaktır.
park edilmesi güç bir yere arabasını park etmek Verb
uçak parkı
otobüs park yeri
dönemeçte park
şehrin göbeğinden uzağa park etme
park yasaktır
park yasağı
park etme yasağı
park yapılmaz
ana caddenin uzağına park etme
cadde üzerinde park etme
park etme süresini geçirme
park etme yasağı olan bir yere park etme yüzünden ceza kesmek Verb
park etme yasağı
üstü kapalı park yeri
caddeye park etme
meskûn mahalde sokak parkı
yeraltı parkı
yeraltı park yeri
caddenin sadece bir yanında park etme olanağı
cadde üzerinde park etme olanağı
yolun yalnız bir yanına müsaade edilen park
park edilebilen kısım
değnekçi
park bekçisi
park kâhyası Noun
park yasağı
özel park yeri
el freni.
kat otoparkı Noun, Transport
katlı otopark Noun, Transport
park ücreti
park yeri ihtiyacı
park etme kolaylıkları Noun
park ücreti
park cezası
kat otoparkı Noun, Transport
otopark
katlı otopark Noun, Transport
park lambası Noun
park lambası.
park tahdidi
park yeri.
park sayacı.
park etme suçu
uzay aracı yörüngesi: uzay aracının uzaya gitmeden önce dünya etrafında yerleştiği yörünge.
park yeri politikası Noun
(hangarlarda) yükleme sahası.
park etme kuralları Noun
park etme kısıtlaması
(Br) park yeri
park etme saati
park etme yeri
park cezası
(a) park etme bileti, (b) park ceza makbuzu.
park etme süresi
park etme yasağının ihlali
umuma açık park yeri
kapalı garaj Noun, Transport
ücretsiz park yeri
aylık park ücreti
park yasağı olan alan
park yeri temin etmek Verb
umuma mahsus park yeri