periodic

  1. Adjective dönemsel, dönemli, devirli, devrî, periyodik, sık sık/arasıra/zaman zaman olan/vukubulan.
  2. Adjective eşsürel, eşit zaman aralıklarıyla tekrarlanan.
  3. Adjective kesintili, gayrımuntazam aralıklarla vukubulan.
  4. Adjective, Astronomy çevrimsel, eşit sürelerde aynı yörüngeyi izleyen (gezegen/uydu hareketi gibi), (b) yörüngede tam bir dolaşım süresi ile ilgili.
  5. Adjective (konuşma sanatı) etkin, etkin tümceli.
  6. Adjective, Chemistry periyodik asitten türemiş.
belli aralarla muhasebe yapma
periyodik asit: 7 valanslı iyodun ürettiği birkaç çeşit asit. Başlıcaları H5IO6 ve HIO4. Noun
belli aralarla hesapları denetleme
periyodik denetim
periyodik ortalama envanter planı
periyodik masraflar Noun
belli aralarla ödenen aidat
periyodik kayıt
periyodik kayıt ydı
aralıklı envanter yöntemi Management
eşsürel yasa: “Öğelerin özellikleri, atom numaralarının eşsürel fonksiyonudur.”. Noun
bu yasanın orijinal şekli: “Öğeler atom sayılarına göre dizilirlerse fiziksel ve kimyasal özellikleri eşsürelerle tekrarlanır.” Noun
eşsürel devinim, harmonik hareket: eşit zaman aralıklarıyla aynı hız/ivme ile aynı noktadan aynı yönde geçen cismin devinimi. Noun
düzenli ödeme
belli aralarla yapılan ödemeler
süreli para cezası Noun, Competition Law
belli aralarla verilen raporlar Noun
etkin tümce: ana fikri sona bırakarak dinleyicide özel bir etki uyandıran tümce. Noun
öğeler dizgesi: kimyasal öğelerin eşsürel yasaya göre sıralanması. Noun
öğeler çizelgesi. Noun
periyodik araç muayenesi Noun, Transport
ağrısı tutmak Verb
periyodik bakım Noun, Engineering