play fast and loose

  1. (a) riyakârlık/ikiyüzlülük etmek, sözünde durmamak.
    He played fast and loose with her affections:
    Ona karşı sözünde durmadı (hisleriyle/sevgisiyle oynadı). (b) sorumsuzca/düşüncesizce davranmak, hiçe saymak.
sorumsuz/saygısız davranmak, hiçe saymak, kıymet vermemek.
He played fast and loose with her affections.
kaygısızca hareket etmek Verb
biriyle kedi fare oyunu oynamak Verb