yanlış pozitif
Noun, Logic
bir olayın yer alması için gerekli şart
müspet şart (bir şeyin yapılmasını ya da bir olayın meydana gelmesini öngören şart
olumlu görev uyuşmazlığı
Noun, Law
yetkide icabî ihtilaf
Noun, Law
pozitif kontrol
Noun, Competition Law
müspet korelasyon (pazar araştırmasında , değişkenlerin aynı yöndeki uyumu
olumlu sözleşme (bir sözleşme şeklinde tarafların belirli bir görevi yerine getirmesini öngören anlaşma
(belgeler) birbirini tutmamak
Verb
kadim gayri menkul tarafından müspet bazı fiillerin yapılmasını gerektiren irtifak hakkı
pozitif iktisat (içinde değer yargıları bulunmayan ekonomik analiz
dışsal yarar
Noun, Economics
pozitif geri besleme
Noun, Electronics
pozitif geri besleme döngüsü
Noun, Electronics
pozitif ateşleme
Noun, Transport
(ihracat , US) yasak listesi
resmi görevde güveni kötüye kullanma
pozitif sayı
Noun, Mathematics
olumlu pekiştirme
Noun, Psychology
hadim gayri menkul sahibi tarafından olumlu bazı fiillerin yapılmasını gerektiren irtifak hakkı
kadim gayri menkul sahibi tarafından müspet bazı fiillerin yapılmasını gerektiren irtifak hakkı
doğrudan tanık ifadesi
Noun
pozitif tolerans
Noun, Transport
ulusal güvenliği ilgilendiren bir göreve atanacak adayın geçmişini araştırma
(kiracı) kasti maddi zarar
(gizli hükümet görevine atanacaklar hakkındaki) güvenlik araştırması/emniyet tahkikatı.
kasıtlı yapılan haksızlık
kesin bir suç teşkil etmek
Verb
... ile doğru orantılı olmak
Verb, Mathematics
bir şeyden kesinlikle emin olmak
Verb
birine kesin talimat vermek
Verb
yerine koyduğuma kesinlikle emin im
müspet tespit davası
Noun, Law