positive

  1. Adjective olumlu (Kaynak: Evrim Çalışkanları)
  2. Adjective müspet
  3. kesin, kat'î (şey).
    a positive refusal. a very positive decision. a positive evidence.
  4. (kesinlikle) emin, kani, zerre kadar şüphesi olmayan.
    I'm positive that that's the man I saw yesterday.
  5. olumlu, müspet.
    positive thinking. Do you think we can expect a positive answer? A positive attitude.
  6. açık, sarih, vazıh.
    a positive denial.
  7. gerekli, zorunlu.
  8. gerçek, hakikî, inandırıcı, tatminkâr, şüpheye yer bırakmayan.
    a positive proof.
  9. Mathematics (a) artı, müspet, pozitif, sıfırdan büyük olan.
    positive sign: artı işareti (+).
    positive number:
    pozitif (sıfırdan büyük) sayı. (b) pozitif sayı, artı işareti.
  10. Electronics (a) artı/pozitif/müspet (elektrod/uç), ipek kumaşa sürülmüş cam çubuğun elektrik yükü cinsinden (yük).

    positive electric charge.
  11. Medicine belirli bir hastalık veya durumun varlığını gösteren.
    a positive Wasserman reaction.
  12. Biology uyarıya olumlu cevap veren.
    a positive tropism.
  13. Philosophy olumlu, gerçekçi, şüpheye dayanmayan.
    positive philosophy.
  14. Chemistry alkali, kalevi.
  15. Photography pozitif (resim).
  16. Grammar olumlu, müspet (hal, sözcük).
emin olmak Verb
iyi bilmek Verb
yanlış pozitif Noun, Logic
kesin kanıt
kati delil
gerçek pozitif Noun
olumlu yanıt
olumlu cevap
kesin ifade
sınırsız sigorta
artı bakiye
artı yük Noun, Chemistry
bir olayın yer alması için gerekli şart
müspet şart (bir şeyin yapılmasını ya da bir olayın meydana gelmesini öngören şart
müspet şart
olumlu teyit
olumlu görev uyuşmazlığı Noun, Law
yetkide icabî ihtilaf Noun, Law
olumlu teyit
olumlu çağrışım Noun
pozitif kontrol Noun, Competition Law
müspet korelasyon (pazar araştırmasında , değişkenlerin aynı yöndeki uyumu
olumlu sözleşme (bir sözleşme şeklinde tarafların belirli bir görevi yerine getirmesini öngören anlaşma
olumlu sözleşme
(belgeler) birbirini tutmamak Verb
kadim gayri menkul tarafından müspet bazı fiillerin yapılmasını gerektiren irtifak hakkı
pozitif iktisat
pozitif iktisat (içinde değer yargıları bulunmayan ekonomik analiz
pozitif uç
kesin delil
müspet delil
dışsal yarar Noun, Economics
kesin gerçek
pozitif geri besleme Noun, Electronics
pozitif geri besleme döngüsü Noun, Electronics
düpedüz budala
düpedüz hilekâr
işe yarayan yardım
pratik yardım
pozitif ateşleme Noun, Transport
pozitif görüntü
kesin bilgi
direkt hasar
doğrudan hasar
olumlu tepki Noun
kesin bilgi
mevzuat
müspet hukuk
meri hukuk
mevzu hukuku
pozitif hukuk
(ihracat , US) yasak listesi
kesin mucize
resmi görevde güveni kötüye kullanma
artı sayı
pozitif sayı Noun, Mathematics
kesin teklif
kesin talimat
kesin emir
pozitif kutup tbu
artı kutup
pozitif kutup
kesin delil
geçerli kanıt
kati delil
olumlu pekiştirme Noun, Psychology
hadim gayri menkul sahibi tarafından olumlu bazı fiillerin yapılmasını gerektiren irtifak hakkı
kadim gayri menkul sahibi tarafından müspet bazı fiillerin yapılmasını gerektiren irtifak hakkı
olumlu belirti
artı işareti
kesin tanık ifadesi Noun
tecavüzi grev
yapıcı öneri
doğrudan tanık ifadesi Noun
pozitif tolerans Noun, Transport
pozitif ticari denge
olumlu zihniyet
artı değer
ulusal güvenliği ilgilendiren bir göreve atanacak adayın geçmişini araştırma
(kiracı) kasti maddi zarar
(gizli hükümet görevine atanacaklar hakkındaki) güvenlik araştırması/emniyet tahkikatı.
kasıtlı yapılan haksızlık
kesin bir suç teşkil etmek Verb
... ile doğru orantılı olmak Verb, Mathematics
başa bela kesilmek Verb
bir şeyden kesinlikle emin olmak Verb
birine kesin talimat vermek Verb
artı vermek Verb
yerine koyduğuma kesinlikle emin im
müspet tespit davası Noun, Law
faaliyete geçmek Verb