servet, varlık.
a man of property: varlıklı adam.
Noun
mal.
That's my property: O benim (malım)dır.
Noun
mülk, emlâk.
property tax: emlâk vergisi.
property-developer: emlâk geliştirmeni.
property-development:
emlâk geliştirimi.
property market: emlâk piyasası.
property owner: mülk sahibi.
property qualification: bir kimseye oy hakkı sağlayan mülk sahipliği.
Noun
arazi (çiftlik, tarla, arsa vb.).
He owns some property out west.
Noun
yasal haklar, telif hakkı vb.
Noun
özellik, nitelik, hususiyet, vasıf.
Soap has the property of removing dirt.
Noun
sahne donanımı.
property man = propman = prop man: donatımcı, sahne donanımı yapan/sağlayan kimse.
property master: baş donatımcı.
property room: donatımlık korunağı/odası.
Noun, Theatre
kişinin taşınır mallarda aynı zamanda bunların işgalinde yegâne ve münhasır hakkı olduğu mal
herhangi bir ürünün özgün değeri
üzerinde kullanım hakkı olan mülk
üzerinde intifa hakkı olan mülk
üzerine inşaat yapılmış arsa
bir mülkü ipotek etmek
Verb
ticari amaçla kullanılan mülk
karı-koca arasında mal ortaklığı rejimine tabi mallar
karı-kocanın ortak malları
Noun
(US) kamulaştırılmış mülk
gözle görülebilen ve elle tutulabilen şeyler
mülkün haksız olarak üstüne oturmak
Verb
bir mülkün haksız olarak üstüne oturmak
Verb
bir mülkü işaretlemek
Verb
rehin olarak tutulabilecek mülk
alacaklıların emrine amade malvarlığı
merkezi yerde bulunan emlak
karı-kocanın ortak malları
Noun
dış ülkelerdeki mal varlığı
gelecekte elde edilecek emlak
gelecekte iktisap edilecek mülk
üzerinde külfet veya mülkiyet olmayan mülk
üzerinde herhangi bir hak tesis edilmemiş mülk
üzerinde külfet ve mülkiyet olmayan mülk
(İskoçya) tevarüs edilebilir tereke
politik destekleyicilerine çekici gelen ve kendisine umut bağlanan aday
ıslah edilmiş gayrimenkul
iyileştirilmiş gayrimenkul
sınai tasarım hakları ve markalar
kira hakkı (kira karşılığında belirlenmiş bir süre için sahip olunan ve kullanılan arazi ve bina üzerindeki hak
borçlunun haczi kabil olan malları
Noun
menkul ve gayrimenkul mülk
hem de gayri menkul özelliklerini taşıyan eşya
menkul ve gayri menkul mülk
tarafsız bir devlette bulunan mülk
üzerinde hukuki külfet olan mal varlığı
primlerin bir emlak fonuna yatırıldığı ve bir hayat sigortası şirketinin ihraç ettiği tahvil
menkul değerlere yatırılmış (gayrimenkul mal sermayesi olabilir) sermaye
menkul değerlere yatırılmış sermaye
araziyi küçük parçalara bölmek
Verb
mal sigortası (bu sınıf yangın sigortası ile hırsızlık , emniyeti suiistimal ve tali rizikoları kapsar
gayrimenkul sigortası
Noun
gayri menkul büyük defteri
gayrimenkul büyük defteri
gayri menkul mülkiyet hakkı
servetini beyan etmek
Verb
bütün borçları ödedikten sonra kalan mamelek
bir maksada yönelik servet
eski mülkü geri devretmek
Verb
bir mülkü geri devretmek
Verb
karı veya kocanın ortaklık veya birlik dışındaki yalnızca kendine ait olan eşyası
Noun
(US) karı-kocanın mal ayrılığı
karı veya kocanın şahsi malları
Noun
sınırlı bir zaman için olan mülkiyet