rebound

  1. Noun, Sports ribaund
  2. (çarpıp) geri sıçra(t)mak/zıpla(t)mak/sek(tir)mek, yansı(t)mak, akset(tir)mek.
    The ball rebounded
    from the wall and I caught it.
  3. (çarpıp) geri sıçrama/zıplama/sekme. yansıma, aksetme.
  4. yankı.
  5. esneklik.
  6. (basketbol) (a) sepetin kenarına çarpıp geri sıçrayan top, (b) sıçrayan topun yakalanması.
  7. düş/hayal kırıklığı, sukutu hayal.
(a) sıçrayan, geri tepen, yansıyan.
to hit a ball on the rebound. (b) düş/hayal kırıklığına/sukutu
hayale uğramış halde veya uğradıktan sonra, sevgilisinin reddetmesi üzerine.
to marry a different girl on the rebound: sevgilisinin reddetmesi üzerine bir başka kızla evlenmek.
savaştan sonra kendini toparlamak Verb
zararı birisine dokunmak.
His lies rebounded on himself because nobody trusted him anymore: Yalanının
zararı kendisine dokundu, çünkü artık kimse ona inanmıyor.
piyasanın aniden yeniden canlanması