temsilci, mümessil.
They are demanding to have a representative of the workers on the board. We're currently talking to the union representatives about the scheme.
House of representatives: (ABD) Temsilciler Meclisi.
Noun
milletvekili, meb'us, saylav.
Noun
vekil, murahhas, bir başkası adına hareket etme yetkisi olan kimse.
Noun
temsilci, temsil eden.
Adjective
vekil, başkasına vekâlet eden.
Adjective
örnek/numune teşkil eden.
Adjective
simgesel, temsilî.
Adjective
temsilci
Noun, International Law
şirket yetkilisi
Noun, Management
temsile yetkili kişi
Noun, Law
temsil yetkisini haiz kişi
Noun, Law
bir şeyin temsilcisi olmak
Verb
miras tenfiz memurunca kredi alınma
satış mümessilinin ziyareti
Noun
toplu sözleşme temsilcisi
menkul değerler firmaları memurları
Noun
dışişleri yüksek temsilcisi
Noun, Politics-Intl. Relations
bir ya da birkaç otelin hizmetine başvurduğu kişi ya da şirket
seyahat acenteleri ve halk için otel rezervasyonları düzenlemesi amacıyla
(US) bir temsilciye talimat vermek
Verb
başka havayollarını ziyaret eden satış ya da müşteri temsilcisi
üreticinin satış temsilcisi
Avrupa Parlamentosu Ulusal Parlamento Temsilcisi
Noun, Organizations
temsilci aracılığıyla mal sipariş etmek
Verb
yolculara havaalanında bilgi vermek
Verb
yer trafiğini düzenlemek
Verb
yaşlılara yardımcı olmak
Verb
vb gibi işlerle görevli genellikle havayolu personeli
daimi temsilci
Noun, Politics-Intl. Relations
vasiyetnameyi uygulayan kişi
müteveffanın vasiyeti tenfiz veya terekeyi idare memuru
kanun çıkaranları koruyan temsilci
ölüm anında vefat eden kimsenin gayri menkullerinin intikal ettiği kimse
bir diplomatik temsilciyi geri çağırmak
Verb
diplomatik temsilciyi geri çağırmak
Verb
davacının kendi çıkarı için ve aynı zamanda kendi statüsünde bulunanların ç
davacının kendi menfaati için ve aynı zamanda kendi statüsünde bulunanların menfaati için açtığı dava
(hissedarlar) hissedar davası
Noun
bir grup adına o gruba mensup birinin açtığı dava
davacının kendi çıkarı için ve aynı zamanda kendi statüsünde bulunanların çıkarı için açtığı dava
bir grup adına o grubun üyesi tarafından açılan dava
temsilî sanatlar: resim, heykel vb.
temsilî demokrasi
Noun, Politics-Intl. Relations
altın ve gümüş stoklarıyla desteklenen para
altın ya da gümüşe çevrilebilen para
bir emtia ile tam olarak desteklenen fonlar
temsilcilik
Noun, Management
mümessillik
Noun, Management
tasarımcılık: zihinde oluşan fikirlerin dış nesnelerin gerçek ilkel niteliklerini taşıdığı görüşü.
standart kıymetli kâğıtlar
Noun
(US) borsada satılan kıymetli kâğıtlar
Noun
daimi temsilci
Noun, Politics-Intl. Relations
sanayi güvenlik temsilcisi
bir konferansa temsilci göndermek
Verb
yetkili (temsilci) tarafından atılan imza
bir temsilciye talimat vermek
Verb
(US) gezici satış mümessili
sendika temsilcisi seçimi