row

  1. Noun sıra, dizi, saf.
    a row of apple trees.
    in a row: sıra ile, birbiri ardınca.
  2. Noun sıra evler.
  3. Noun sıra evleri olan sokak.
  4. Noun (satranç/dama tahtasında) sıra, yatay kareler dizisi, 5.
    hard/long row to hoe: güç durum/koşullar,
    yapılması güç/zor iş, çileli/meşakkatli hayat.
    Mary's got a hard row to hoe, living with that nasty old man.
  5. Noun kürek çekme.
  6. Noun sandal gezintisi, kayıkla dolaşma.
  7. Noun kavga, dövüş, kargaşa, vuruşma, dalaşma.
    He's always having a row with his wife.
  8. Noun gürültü, patırtı, velvele, şamata.
  9. Noun (yün vb.) yumak, top.
  10. Verb dizmek, sıralamak, sıraya koymak, saf yapmak, hizaya getirmek.
  11. Verb kürek çekmek, kürek kullanmak.
    to row against the tide: akıntıya karşı kürek çekmek.
  12. Verb kürek çekerek/kürekle yürütmek.
  13. Verb küreklerle mücehhez olmak.
  14. Verb (yarışta) kürek çekmek.
  15. Verb kavga etmek, dövüşmek, vuruşmak, dalaşmak, gürültü/patırtı etmek, arbede/çıngar çıkarmak, ortalığı birbirine katmak.
  16. Verb sarmak, yumak/top yapmak.
işleri düzene koymak Verb
organize olmak Verb
toparlanmak Verb
işlere çekidüzen vermek Verb
organize olmak Verb
işleri düzene koymak Verb
toparlanmak Verb
işlere çekidüzen vermek Verb
şunun bunun davasıyla ilgili olmamak Verb
üstüste ... kere Adverb
üstüste ... defa Adverb
üstüste ... sefer Adverb
üstüste ... kez Adverb
büyük gürültü
hep kavgaya hazır olmak Verb
idam sırasını beklemek Verb, Law
satır delgili kart
ikili sayılar satırı
idam mahkûmları hücreleri dizisi.
aile kavgası Noun
kızılca kıyamet
kavgaya girişmek Verb
hayhuy
şamata
kabul etmemek Verb
protesto etmek Verb
kasıp kavurmak Verb
(satrançta) şahın bulunduğu sıra. Noun
grev gözcülüğü kavgası Noun
siyasi çekişme
zırıltı çıkarmak Verb
batakhane, ucuz meyhanelerin, âdi otellerin bulunduğu ve evsiz barksız takımının barındığı mahalle.
tarumar etmek Verb, Military
gürültü patırtı
siya etmek Verb
kürek çekmek Verb
sıra ev
sıra ev, birbirine bitişik ve aynı tip evlerden herbiri Noun
sıra evler Noun
aynı gemide yolculuk etmek Verb
kader birliği etmek Verb
evler dizisi
yer sırası
uzun ve meşakkatli iş.
ön sıra da yer
ön sırada yer
zor iş
işi zor olmak Verb
bir yeri gürültüye boğmak Verb
birbirine bitişik yapı dizisi