sınıf

Turkish-English Translation

  1. Noun, Botany class
  2. set
  3. form
  4. Noun quality
  5. standard
  6. degree
  7. species
  8. order
  9. category
  10. sort
  11. standing
  12. classroom
  13. sphere
  14. gender
  15. classification
  16. rating
  17. rate
  18. corps
  19. type
  20. grade
  21. stratum
  22. genus
  23. chop
  24. Noun denomination
  25. rank
  26. schoolroom
  27. run
  28. league
  29. kind
  30. form room
  31. school form
  32. (mil) corps
  33. character
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

egemen sınıf
ruling class Noun, Sociology
emekçi sınıflar
working classes Noun, Sociology
hakim sınıf
ruling class Noun, Sociology
hazırlık sınıfı
preparatory class Noun, Education-Training
işçi sınıfı
working class Noun, Sociology
ruhban sınıfı
clergy Noun, Religion-Faith
ruhban sınıfı
clergymen Noun, Religion-Faith
ruhban sınıfı
ulama Noun, Religion-Faith
sınıfsız
classless Adjective, Sociology
sınıfsız toplum
classless society Noun, Sociology
(demiryolu) üçüncü sınıf
third class
(hastane) ikinci sınıf
semiprivate
aristokrat sınıf
leisured classes
aşağı sınıf
lower class
aşağı sınıf
common herd
aşağı sınıf
low class
birinci sınıf
of first-rate make
birinci sınıf
corking
birinci sınıf
rorty
birinci sınıf
crack
birinci sınıf
a
birinci sınıf
first
birinci sınıf
first- chop
birinci sınıf
top- notch
birinci sınıf
first class
birinci sınıf
first rate
birinci sınıf
gilt edged
birinci sınıf
rip roaring
birinci sınıf
world-class Adjective
çalışan sınıf
employed population
çalışmayan sınıf
leisured classes
dördüncü sınıf
fourth grade Noun, Education-Training
emekçi sınıf
working class Noun, Sociology
girişimci sınıf
entrepreneurial class
idareci sınıf
white collar employee employe
idari sınıf
administrative class
ikinci sınıf
second level
ikinci sınıf
second rate
ikinci sınıf
second- class
ilkokul birinci sınıf
first form
kalabalık sınıf
overcrowded class
kalabalık sınıf
overcrowded b
kibar sınıf
genteel class
küçük sınıf
lower form
maaşlı sınıf
salaried b
maaşlı sınıf
salaried class
okumuş sınıf
the educated class
orta gelirli sınıf
middle-bracket income
orta gelirli sınıf
middle bracket income
orta sınıf
middle class
orta sınıf
bourgeoisie
orta sınıf
bourgeois
orta-alt sınıf
lower-middle class Noun, Politics-Intl. Relations
orta-üst sınıf
middle-upper class
son sınıf
senior class
sosyal sınıf
social bracket
sosyal sınıf
social category
sosyal sınıf
social class Noun, Anthropology
turistik sınıf
tourist class
turistik sınıf
economy class Aviation
üçüncü sınıf
third- rate
üçüncü sınıf
tin- pot
üçüncü sınıf
third- string
üst sınıf
upper class
yeni sınıf
new class
yönetici sınıf
executive class
yönetici sınıf
leading class
yönetici sınıf
executive b
yönetici sınıf
the ruling classes
yönetici sınıf
managerial ranks
yönetici sınıf
managerial class
yüksek orta sınıf
haute bourgeoisie
yüksek sınıf
genteel
zengin sınıf
moneyed class
zengin sınıf
moneyed b
sınıf alıştırmaları
class exercises Noun
sınıf arkadaşı
fellow pupil
sınıf arkadaşı
form mate
sınıf arkadaşı
class fellow
sınıf arkadaşı
classmate
sınıf atlamak
to move up in the world Verb
sınıf atlamak
to go up into a higher class Verb
sınıf atlamak
to move on to higher things Verb
sınıf atlamak
to go up into a higher b Verb
sınıf ayrıcalıkları
class privileges Noun
sınıf baremlendirme
classification rating
sınıf başkanı
class captain
sınıf bilinci
class feeling
sınıf bilinci
class consciousness
sınıf birincisi
top of the class Noun, Education-Training
sınıf birincisi
head of the class Noun, Education-Training
sınıf çalışması
classwork
sınıf çatışması
class struggle
sınıf çatışması
class conflict
sınıf çıkarı
class interest
sınıf dayanışması
class solidarity
sınıf değerlendirme
class rating Transport
sınıf değerlendirmesi
(train) class rating
sınıf düşmanı
communist class enemy
sınıf engelleri
class barriers Noun
sınıf farkı
class distinction
sınıf farkı
class difference Noun, Sociology
sınıf farklılığı
class difference Noun, Sociology
sınıf geçmek
to go up the spout Verb
sınıf geçmiş
up the spout
sınıf geçmiş
promoted
sınıf gezisi
class trip Noun, Education-Training
sınıf ışıkları
side lamps Noun
sınıf kavgası
class struggle Noun
sınıf menfaati
class interest
sınıf mesafesi
class interval
sınıf mevcudu
class attendance Noun, Education-Training
sınıf mevzuatı
class legislation
sınıf mücadelesi
class war
sınıf mücadelesi
communist class struggle
sınıf mücadelesi
class struggle Noun, Sociology
sınıf mümessili
class prefect
sınıf öğrencisi
upper classman
sınıf öğretmeni
classroom teacher Noun, Education-Training
sınıf öğretmeni
form master
sınıf öğretmeni
primary-school teacher Noun, Education-Training
sınıf öğretmeni
class teacher Noun, Education-Training
sınıf önyargısı
class prejudice
sınıf özcülüğü
class essentialism Noun, Sociology
sınıf sicili
class register
sınıf sistemi
class system Noun, Sociology
sınıf toplantısı
class meeting
sınıf vergisi
class tax
birinci sınıf banka akseptansı
prime banker's acceptance
birinci sınıf bilet
first class ticket
birinci sınıf firma
first rate firm
birinci sınıf hisse senedi
first-rate stock
birinci sınıf hisse senetleri
first-rate stock Noun
birinci sınıf işçilik
first-class work
birinci sınıf kompartıman
first-class compartment
birinci sınıf öğrencisi
fresher
birinci sınıf öğrencisi
freshman
birinci sınıf referanslar
first-class references Noun
birinci sınıf sekreter
first rate secretary
birinci sınıf senet
best paper
birinci sınıf senet
first-rate bill
birinci sınıf senet tasnifi
glamo u r stock rating
birinci sınıf senetler
fine papers Noun
birinci sınıf servis
first class service
birinci sınıf sigorta poliçesi
top- hat insurance policy
birinci sınıf teminatlı bonolar
senior lien bonds Noun
birinci sınıf vagon
first-class carriage
birinci sınıf vagon
first class railway carriage
birinci sınıf vagon
first class carriage
birinci sınıf yatırımlar
high grade investment
birinci sınıf yayım
top publication
birinci sınıf yolcu
first classer
her sınıf halktan
people of all ranks
ikinci sınıf hisse senetleri
second- line stocks Noun
ikinci sınıf kıymetli kâğıtlar
second- class papers Noun
ikinci sınıf otel
second- class hotel
ikinci sınıf posta
second- class mail
ikinci sınıf vagon
second-class carriage
ikinci sınıf vatandaş
second-class citizen Noun
ikinci sınıf yazar
scribbler
kibar sınıf hayatı
fashion
orta sınıf ile yüksek sınıf arasındaki sınıf
middle-upper b
turistik sınıf ile gezi
economy excursion
turistik sınıf yolcu
tourist passenger
üçüncü sınıf yolcu
steerage passenger
yüksek orta sınıf oteli
upper-bracket hotel
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Okul, fakülte, dershâne vb
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.