saat

Turkish-English Translation

  1. hour
  2. o'clock
  3. Information Technology clock
  4. watch
  5. tide
  6. meter
  7. fob
  8. ticker
  9. timepiece
  10. timekeeper
  11. speedometer
  12. Information Technology time
  13. the enemy
  14. time of day
  15. (electricity , gas or water) meter
  16. (km) taximeter
  17. başına by the hour
  18. time-piece
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

başladıktan beş yıl sonra
five years in Adverb
Belirli bir mala tahsis edilmiş mağazalarda saat ve mücevher perakende ticareti (NACE kodu: 47.77)
Retail sale of watches and jewellery in specialised stores (NACE code: G47.7.7) Noun, Trades-Professions
beş yıl sonra
five years on Adverb
Ölçme, test ve seyrüsefer amaçlı alet ve cihazlar ile saat imalatı (NACE kodu: 26.5)
Manufacture of instruments and appliances for measuring, testing and navigation; watches and clocks (NACE code: C26.5) Noun, Trades-Professions
Saat ve mücevher toptan ticareti (NACE kodu: 46.48)
Wholesale of watches and jewellery (NACE code: G46.4.8) Noun, Trades-Professions
teorik ders saati
theoretical hours Noun, Education-Training
adam saat
man hour
alaturka saat
system of timekeeping according to which the clock is set at 12 : 00 at sun
boş saat
loose hour
buradan bir saat
an hour from here
çalar saat
repeater
çalar saat
alarm clock
çalar saat
travelling clock
çeyrek saat
quarter hour
çeyrek saat
quarter of an hour
doğru saat
correct time
dolaplı sarkaçlı saat
grandfather clock
elektrikli saat
electricity meter
elektronik saat
electronic clock
geçmek bilmeyen iki saat
two hours on end
guguklu saat
cuckoo clock
günde sekiz saat
eight hours a day
günde sekiz saat
eight hours day
haftada kırk saat
forty- hour week
haftada kırk saat
forty-hours a week
her saat
hourly Adverb
ilave saat
extra hour
ileri giden saat
fast watch
kendi kendine kurulan saat
self winding up- watch
kilovat saat
kilowatt-hour
konuşma süresini kaydeden saat
(telephone) chargeable hour indicator
konuşma süresini kaydeden saat
chargeable time indicator Communication
mahalli ortalama saat
local mean time
mahalli saat
local time Noun
mahalli saat
zone time
makine saat
machine hour
merkezi saat
central time
merkezi saat
civil time
otomatik kurulan saat
keyless watch
radyolu saat
radio alarm
resmi saat
official time
saniye ölçer saat
stopwatch
sarkaçlı çalar saat
striking clock
senkronize saat
sympathetic clock
serbest saat
vacant hour
sıfır saat
h- hour
şu anki saat
current time Information Technology
tam bir saat
solid hour
uygun saat
reasonable hour
yerel saat
local time Noun
yerel vasati saat
mean time
yerel vasati saat
local mean time
yirmi dört saat
around the clock
yirmi dört saat
round the clock
yirmi dört saat
solar d
saat ayarı
time regulation
saat ayarı
time signal
saat ayarı işareti
time signal
saat ayarı vermek
to give the correct time Verb
saat başı
on the hour
saat başı
hourly Adverb
saat başı işlemek
(bus) to run every hour Verb
saat başı otobüs servisi
hourly bus service
saat başı tren seferi
hourly service of trains
saat başı ücret
hourly wage
saat başı verim
output per hour
saat başı verim
hourly output
saat başına kazanç
gross hourly earnings
saat başına ücret
base salary
saat başına ücret
base rate
saat başına ücret almak
to charge by the hour Verb
saat başına verim
hourly efficiency
saat be saat
hour by hour
saat belirlemek
to set a time Verb
saat beş çayı
five-o-flock tea
saat beş çayı
five o'clock tea
saat beşte
at 5 o'clock
saat bileziği
wristlet
saat bir raddelerinde
at about one o'clock
saat birde
at one o'clock
saat dilimi
time zone
saat dilimi
timezone
saat düzeltmek
to regulate a watch or clock Verb
saat düzeneği
clockwork
saat farkı
time offset Noun
saat farkı
time difference Noun
saat gibi
like clockwork
saat gibi dakik
as punctual as the clock
saat gibi düzenli
like clockwork
saat gibi işlemek
to have it down pat Verb
saat gibi muntazam
as regular as clockwork
saat hesabıyla ücret almak
to be paid by time Verb
saat hesabıyla ücret almak
to be paid by the hour Verb
saat inin ayarı bozuk
my watch is wrong
saat kadranı
hour plate
saat kararlaştırmak
to set a time Verb
saat kayışı
watchband
saat kontrolörü
(factory) time clerk
saat kösteği
fob
saat kösteği
watch chain
saat kulesi
clock tower Noun, Architecture
saat kurgusu
winder
saat maşası
escapement Noun
saat minesi
dial
saat on ikiyi vurmak
to strike twelve Verb
saat onda açılmak
to open at ten o'clock Verb
saat onda dağılmak
to disperse at ten o'clock Verb
saat rakkası
regulator Noun
saat sayısını azaltmak
to reduce hours Verb
saat tıklaması
tick
saat tutmak
to clock Verb
saat tutmak
to minute Verb
saat tutmak
to time Verb
saat ücreti
hourly earnings
saat ücreti
hourly rate
saat ücreti
hourly wage
saat ücreti
wage per hour
saat ücreti
gross hourly earnings
saat ücreti
time wage
saat ücreti bordrosu
hourly payroll Noun
saat ücreti haddi
hourly wage rate
saat ücreti makbuzu
labor time ticket Noun
saat ücretiyle çalışan işçi
hourly employee employe
saat ücretiyle çalışan işçi
hourly employee
saat ücretiyle çalışan memur
hourly employee
saat ücretli iş
time work
saat ücretli iş
timework
saat ücretli iş
hourly worker
saat üreticisi
watchmaker
saat ve kordon
watch and chain
saat vurum sıklığı
clock rate Information Technology
saat vurumu
clock pulse Information Technology
saat vurumu
clock signal Information Technology
saat yapımı
horography
saat yedi
it is seven o'clock
saat yelkovanı veya akrebi
hand
saat yelkovanı yönünde
clockwise
saat yönü
clockwise Information Technology
saat yönünün tersi
counter clockwise Information Technology
saat yönünün tersi
anticlockwise Information Technology
saat yönünün tersine
counterclockwise
saat zinciri
watch chain
(fabrika) saat kontrolörü
time clerk
(otobüs) saat başı işlemek
to run every hour Verb
(posta) saat onikide toplanmak
to go at twelve o'clock Verb
24 saat durmaksızın
round the clock
24 saat servis
24-hour service
48 saat kira işlemeyeceği
breakdown or off hire clause
bir saat dayanmak
to last an hour Verb
bir saat dinlenmek
to relax an hour Verb
bir saat ileri almak
to move an hour ahead Verb
bir saat sürmek
to last an hour Verb
birkaç saat içinde
in a matter of hours Adverb
brüt ortalama saat ücreti
gross average hourly earning
brüt ortalama saat ücreti
gross average hourly earnings
bu saat iyi gidiyor
that watch keeps good time
dört saat sürmek
to take four hours Verb
en düşük saat ücreti
minimum hourly rates of pay
erken saat treni
early train
fazla mesai saat ücreti
overtime rate
fazla saat çalışılan gün
long day
garantili saat başı ücret
clock-card rate
günün her saat inde
at all hours of the day
her saat başı işlemek
to run every hour Verb
işçi saat ücreti
labor rate Noun
işçinin çalışacağı saat sayısı
hours of employment
normal saat başı ücret
basic hourly rate
normal saat ücreti
occupational rate
ölüm saat inde
in the hour of death
on iki saat uyumak
to sleep the clock round Verb
ortalama saat başına ücret
average hourly earnings
ortalama saat ücreti
average hourly earnings
sekiz saat çalışma günü
eight-hour day
standart saat ücreti
standard hourly wage
tam bir saat beklemek
to wait a full hour Verb
tam iki saat almak
to take fully two hours Verb
yarım saat ara vermek
to break off for half an hour Verb
yerel saat açısı
local hour angle
yirmi dört saat hizmet
round the clock service
yirmi dört saat servis
round the clock service
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Gece ile gündüzden meydana gelen bir ... altmış dakîkalık zaman birimi
  2. Saatler
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.