score

  1. Noun (sporda) sayı(lar), puan.
    make a score: sayı kazanmak.
    The score was 3 to 4 with a minute left
    in the game.
    What's the score? (Oyunda) kaça kaçsınız? kim kazanıyor?
  2. Noun sayı yapma, puan kazanma.
  3. Noun (eğitim/öğretim) not, numara.
    a hard test in which the class all made low scores.
  4. Noun çentik, kertik, çetele kertiği, çizgi.
  5. Noun çetele ile tutulan hesap.
  6. Noun borç, ödenecek hesap.
    He left early, leaving his friends to pay the score .
  7. Noun hesapta görünen borç miktarı.
  8. Noun sınır çizgisi.
  9. Noun yirmi, 20'lik grup.
    a score of years ago: 20 yıl önce.
  10. Noun sebep, neden, husus, yön.
    on the score of: hususunda, -den dolayı, - nedeniyle.
    on the score
    of ill-health: sağlığının bozukluğundan dolayı.
    to complain on the score of low pay: ücretin azlığından şikâyet etmek. on this/that score: bu hususta, o konuda.
    Have no fear on that score: O hususta korkma!
  11. Noun durumun içyüzü.
    know the score: işin içyüzünü bilmek,
    argo meseleyi çakmak.
  12. Noun, Music (a) tüm-nota: bütün çalgıların ve seslerin notalarını gösteren müzik parçası, (b) sahne/film/TV müziği.
  13. Noun hınç, öç, kin, intikam.
    I've got a score to settle with him: Ondan hıncımı alacağım (Onunla paylaşacak
    bir kozum /görülecek hesabım var).
  14. Verb sayı yapmak/almak/kaydetmek.
  15. Verb (belirli bir) not/puan/sayı kazanmak.
    He scored 98 on the test.
  16. Verb (sınav kâğıdını vb.) değerlendirmek, not atmak/takdir etmek.
  17. Verb, Music (a) notaya geçirmek, (b) bir çalgı için düzenleme/uyarlama yapmak, (c) sahne/film/TV için beste yapmak.
  18. Verb çentmek, kertmek, çentik/kertik yapmak, çizmek, hafifçe kesmek.
    score the paper to make it easy to
    fold. score the meat with a knife before cooking it.
  19. Verb çetele tutmak.
  20. Verb saymak, sayıları kaydetmek.
  21. Verb borç kaydetmek.
  22. Verb kazanmak, başarmak, başarı/üstünlük göstermek.
    That's where he scores: İşte üstünlüğü burada!
    The
    play scored a great success.
  23. Verb şiddetle eleştirmek, tenkit etmek.
    He was scored by the newspapers for his unpopular opinions.
  24. Verb esrar/uyuşturucu madde elde etmek.
hesabını görmek Verb
hesabına yazdırmak Verb
kaydetmek Verb
maç sonuçları özeti/listesi.
kredi notu Noun, Banking
sınav sonucu
başarı derecesi
(reklamcılıkta) olumlu tepki
film müziği
her aletin çalacağı veya sesin okuyacağı notaları ayrı ayrı gösteren kitap. Noun
işin aslını bilmek Verb
sağlığı hep yerinde olmak Verb
bu çerçevede Adverb
bu konuda Adverb
bu açıdan Adverb
öç /intikam almak, hıncını çıkarmak.
pay off old scores: kuyruk acısını çıkarmak, öcünü almak.
puan durumu
esas not/sayı, ayarlanmamış/düzeltilmemiş not/sayı. Noun
ham puan Noun, Education-Training
okuyucudan gelen tepki
veresiye almak Verb
(Br) borca girmek Verb
test sonucu
gol atmak Verb, Football
bir kitapta bir yerin altını çizmek Verb
puan kaydetmek Verb
puan yapmak Verb
puan yapmak Verb
bir başarı kazanmak Verb
kambiyo kârı sağlamak Verb
kendi ne zarar verecek bir hata yapmak Verb
kendine zarar verecek bir hata yapmak Verb
kendi kalesine gol atmak Verb, Football
yüksek zekâ testinde yüksek puan tutturmak Verb
üstün gelmek Verb
bir kişiye karşı başarı sağlamak Verb
üstünlük sağlamak, mat etmek.
I hate conversations where people try to score (points) off each other.
üstünü karalamak, çizmek.
kötü derece kazanmak Verb
sonuç belgesi Noun, Education-Training
ikinci gelmek Verb
birine hınçla bir söz söylemek Verb
borca girmek Verb
borç yapmak Verb
içkileri hesaba yazdırmak Verb
düzmek, becermek cinsel ilişkide bulunmak
dengeli puan tablosu Noun
kötü sağlık durumu yüzünden reddedilmek Verb
(biriyle) görülecek hesabı olmak Verb
üstünlük sağlamak, üstün gelmek, başa çıkmak.
He couldn't make a score off his opponent, who seemed
to know all his arguments already.
'den dolayı
puanlarımız eşit
(Br) US meyhanede hesaba yazdırmak Verb