scramble

  1. Verb sürünerek gitmek, dört elle ilerlemek, (ellerle yere tutunarak) tırmanmak.
    I scrambled up the rock
    for a better look at the sea.
  2. Verb birşeyi elde etmek için çabalamak/başkalarıyla mücadele etmek/didişmek.
  3. Verb alelacele hareket etmek/gitmek.
  4. Verb, Military düşman uçaklarının yolunu kesmek için acele havalanmak.
  5. Verb acele/üstünkörü derleyip toplamak.
  6. Verb birbirine karıştırmak, karmakarışık yapmak.
  7. Verb acele ettirmek,
    argo iki ayağını bir pabuca sokmak.
  8. Verb yumurtayı çırparak yağda pişirmek.
  9. Verb (radyo/telefon haberleşmesini) karmalamak, frekans değiştirerek başkalarının anlamasını önlemek.
  10. Noun sürünerek gitme, dört elle ilerleme, (ellerle yere tutunarak) tırmanma, tırmanış.
    It's quite a scramble
    to get the top of the hill.
  11. Noun çabalama, mücadele etme, didişme, koşuşma, kapışma.
    a scramble for the best seats.
  12. Noun acele, telâş.
  13. Noun, Military düşman uçaklarının yolunu kesmek için acele havalanma.
ayakları üstüne dikilmek
kapışmak Verb
bir şey peşinde olmak Verb
para için boğuşmak Verb
mevki avı
iyi yer kapmak için itişip kakışma
servet peşinde koşma
servet peşinde koşmak Verb
kapış kapış kapışmak Verb
hisse senetlerine hücum
para toparlamak Verb
para toplamak Verb