scuttle

  1. Noun kömür kovası.
  2. Noun geniş ve az derin sepet.
  3. Noun seğirtme, acele gitme/koşma.
  4. Noun, Maritime Traffic lomboz, ambar kapağı; deniz musluğu
  5. Verb seğirtmek, acele/hızla koşmak.
    scuttle off/away: tüymek, sıvışmak,
    argo kirişi kırmak,
    tabanları yağlamak.
    The children scuttled off/away when they saw the policeman.
  6. Verb deniz musluğunu açarak/altını delerek gemiyi batırmak.
  7. Verb (ümit, plân, vb.) terketmek, yitirmek, vazgeçmek.
    The lawyer scuttled his hopes of collecting the debt quickly.
kömür kovası. Noun
kararsızlık politikası Noun
deniz musluğunu açıp gemiyi batırmak Verb