selective

  1. Adjective seçmeci
  2. Adjective seçici, ayırıcı, seçebilen.
  3. Adjective (seçiminde) titiz, kılı kırk yaran.
    With 50 people wanting the job, the employer must be selective in his choice.
  4. Adjective özel, seçmeli, seçkin bir grubu kapsayan.
    The selective education of the most talented children.
  5. Adjective, Radio seçici, frekans bakımından yakın istasyonların karışmasını önleyen.
    This receiver is very selective.
seçici reklam
seçilmiş belirli bir zümreye yönelik reklam
seçilmiş bir zümreye yönelik reklam
birçok derginin indirimli fiyatla abone olacaklara sunulması
selektif kredi
selektif kredi politikası Noun
özel bir şeye olan ihtiyaç
seçme olanağı
seçici dağıtım Verb, Competition Law
seçmeli dağıtım
seçkin perakendecilere yapılan mal dağıtımı
seçici dağıtım sistemi Noun, Competition Law
(US) hasara uğramayan mallar için sigorta indirimi
seçme işlevi
bazı mallara uygulanan ithalat kısıtlaması
belirli bir amaca yönelik yatırım politikası Noun
seçici dergi (özel ilgi alanları olan kişilere yönelik dergi
seçici fiyatlama Noun, Competition Law
sürümü olan seçme mallar satışı politikası Noun
seçkin müşterilere yapılan satış
seçici satış
seçici satış (belirli müşterilere yapılan satış
seçici serotonin gerialım inhibitörü Noun, Medicine
selektif serotonin geri alım inhibitörü Noun, Psychiatry
seçici serotonin geri alım inhibitörü Noun, Psychiatry
mecburi askerlik hizmeti.
selective Service System
ABD Askerlik Dairesi: mecburi askerlik
işlerini düzenleyen Federal daire.
ayrık sarı Adjective
nitel seçici dağıtım sistemi Noun, Competition Law
nicel seçici dağıtım sistemi Noun, Competition Law