sense of

kendine fazla önem vermek Verb
yön duygusunu yitirmek Verb
koku kaybı Noun, Medicine
tat kaybı Noun, Medicine
bir kimsenin adalet duygusunu zedelemek Verb
aklıselimine müracaat etmek Verb
anlamak Verb
yorumlamak Verb
... bilinci Noun
sahipsizlik duygusu Noun
bir yere ait olma duygusu
aidiyet Noun
yön duygusu: nerede olduğunu, ne yönde gittiğini bilme /anlama.
to lose one's sense of direction:
tersi dönmek, nerede olduğunu bilememek.
görev bilinci Noun
şeref duygusu
şakadan anlama, olayların gülünç yönünü görme yeteneği.
lacking in/devoid of humor = humour: nükteden anlamaz.
mizah duygusu Noun
espri anlayışı Noun
adalet duygusu
görev duygusu
(a) duruma göre davranma/hareket etme yeteneği, (b) olayları farklı ve doğru değerlendirme yeteneği.
kudret duygusu
gerçeklik duygusu Noun, Psychoanalysis
sorumluluk duygusu
sorumluluk duygusu Noun
sorumluluk hissi Noun
güven duygusu Noun
toplumsal dışlanmışlık Noun, Sociology
birlik duygusu Noun
birlik hissi Noun
gençlik ruhu Noun
tedhiş duygusu Noun
dokunma
milletin oyuna başvurmak Verb
iyi yön duygusuna sahip olmak Verb
çok iyi işitme duyusu olmak Verb
had hudut bilmez
...'e anlam veremedim.
kelimenin dar anlamında
büyük suçluluk duygusu
kendini mağdur hissetmek Verb
duygusunu yitirmek Verb
nisbet duygusunu yitirmek Verb
korkunç boyutlara varmak Verb
bir şeyin anlamını saptırmak Verb
birini görev duygusuna geri çağırmak Verb
ölçü dahilinde davranmayı bilmek Verb
Senato'nun fikrini almak Verb
bütün utanma duygusunu bir yana bırakmak Verb
bir metin parçasının anlamını bozmak Verb
mantıksızlık
sağduyudan yoksun
anlam/mana çıkarmak, mana vermek.
en ufak bir sağduyu olmamak Verb
sağduyusuz
hiç anlamı olmama