shore

  1. Noun, Geography kıyı
  2. kıyı, sahil.
    in shore: kıyıya yakın.
    off shore: kıyıdan uzak, açıkta.
    on shore:
    karada.
    The ship reached shore. To walk along the shore. a house in the lakeshore.
  3. memleket, ülke.
    my native shore: doğduğum ülke.
  4. kara.
    a marine serving on shore = a marine on shore duty: karada görev yapan denizci.
  5. payanda, destek, dayanak.
  6. Transitive Verb
    shore up: payanda vurmak, payanda ile desteklemek.
    shore up the damaged fence.
  7. Transitive Verb desteklemek, inmesine/düşmesine engel olmak.
    government action to shore up farm prices.
  8. Transitive Verb (bkz: shear ) (pt).
kıyı çizgisi Noun, Zoning Law
kıyıya doğru gitmek Verb
açık düşmek Verb
gemiyi karaya oturtmak Verb
karaya çıkmak Verb
kıyı kıyı gitmek Verb
rüzgâraltı kıyısı, rüzgâra maruz kıyı, rüzgârlı kıyı/sahil.
vatanım
dar kıyı Noun, Zoning Law
güçlüklerle karşı karşıya
kıyıdan açılmak Verb
yaka
limana girmek Verb
kıyıya doğru yüzmek.
karaya vurmak Verb
kıyıya varmak Verb
kıyı da üstlenmiş
kıyıda üslenmiş
yağmur kuşu
kıyı kenar çizgisi Noun, Zoning Law
çingene yengeci.
deniz ürünlerinden yapılan yemek.
yalnız med zamanı suyun altında kalan kıyı bölümü
kulaklı tarlakuşu.
kulaklı tarla kuşu.
(denizcilere) kara izni.
kıyı koruma örgütü, kıyı devriyesi.
gelincik Noun, Zoology
sahil istasyonları Noun, Maritime Traffic
bir kıyıdan öteki kıyıya
denizden karaya esen rüzgâr
off-shore
off-shore banking
offshore banking
(US) off-shore funds Noun