short cut

  1. kestirme (yol, yöntem vb.).
    shortcut methods.
kestirmeden gitmek, kısa kesmek.
kestirmeden gitmek Verb
konuşmayı yarıda kesmek Verb
ziyareti kısa kesmek Verb
bir ziyareti kısa kesmek Verb
kısa kesmek.
cut a long story short: uzun sözün kısası, hulâsa, elhasıl.
kısa kesmek (söz, yazı, vb.), birdenbire sona erdirmek.
The accident forced them to cut their holiday
short.
cut someone short: birinin sözünü birdenbire kesmek.
mesleğini yarıda bırakmak Verb
muameleleri kısa kesmek Verb
birinin sözünü kesmek Verb
Velhasıl-ı kelam, ... Adverb
Sözün kısası, ... Adverb
Velhasıl, ... Adverb
Uzun lafın kısası, … Adverb