shortage

  1. Noun eksiklik, kıtlık, noksanlık, azlık, açık, sıkıntı.
    a shortage of cash: para açığı/sıkıntısı.
    housing
    shortage: konut sıkıntısı.
  2. Noun eksik/noksan miktar.
ekmek kıtlığı
sermaye kıtlığı
kasa açığı
tüketici sayısında azalma
mahsullü kıtlığı
mahsul kıtlığı
para kıtlığı
dolar açığı: bir ülkenin ABD'ne satış ve yatırımlardan elde ettiği gelir ile yaptığı ödemeler arasındaki fark Noun
enerji kıtlığı
döviz darlığı
gıda kıtlığı
yiyecek maddeleri kıtlığı
döviz sıkıntısı
(US) yük vagonu kıtlığı
yakacak kıtlığı
doğalgaz kıtlığı
benzin kıtlığı
benzin kısıntısı
konut kıtlığı
stok açığı
stok eksiği
iş kıtlığı
işgücü kıtlığı Noun, Economics
likidite sıkıntısı Noun, Banking
likidite darlığı Noun, Banking
bir eksikliği gidermek Verb
bir kıtlığı gidermek Verb
işgücü eksikliği
işgücü kıtlığı
malzeme kıtlığı
malzeme eksikliği
mal kıtlığı
para kıtlığı
savaş gereçleri kıtlığı
doğal gaz kıtlığı
petrol kıtlığı
enerji kısıntısı
bir kömür kıtlığına karşı tedbir almak Verb
hammadde kıtlığı
ham madde kıtlığı
kaynak azalması
personel azlığı
personel eksikliği
çelik kıtlığı
stok azalması
öğretmen eksikliği
savaş zamanı kıtlığı
su sıkıntısı
buğday kıtlığı
dünya kıtlığı
nakit kıtlığı
eksik tartı
sermaye kıtlığı
kasa açığı
döviz darlığı
erzak kıtlığı
döviz kıtlığı
mal kıtlığı
konut kıtlığı
likit aktif kıtlığı
likidite kıtlığı
işgücü eksikliği
malzeme kıtlığı
mal kıtlığı
para kıtlığı
personel eksikliği Noun, Human Resources
erzak kıtlığı
personel kıtlığı
mal kıtlığı
öğretmen eksikliği
taşıt kıtlığı
iş kıtlığı
para açığı ve fazlası
açık vermek Verb