sick

  1. mariz (argo)
  2. hasta, keyifsiz, halsiz.
    be sick: hasta olmak, kusmak.
    take sick
    az kul. hastalanmak.

    He took sick and died a week later.
  3. bulantılı, midesi bulanan.
    sick to one's stomach: midesi bulanan.
    feel sick: midesi bulanmak, kusacağı gelmek.
  4. bezgin, yorgun, bitap.
  5. üzgün, manen rahatsız.
    sick at heart: üzgün, meyus, kederli.
  6. iğrenç, sapık, âdi, meşum.
    sick joke: iğrenç şaka.
  7. hastalık+.
    sick leave: hastalık izni, tebdilhava.
    sick-allowance= sick-benefit: hastalık
    ödencesi, iş görememezlik yardımı.
    He applied for sick benefits: Hastalık ödencesi almak için başvurdu.
  8. hastalıklı, mariz.
    a sick pallor.
  9. tiksinmiş, usanmış, bıkmış.
    be sick and tired of sth/someone: bir şeyden/birisinden bıkmak/usanmak/gına
    getirmek, illâllah demek.
    be sick of sth: bir şeyden tiksinmek/bıkmak/usanmak.
    be sick of music: müzikten bıkmak.
    be sick of life: yaşamaktan bıkmak.
    I'm sick of you: Senden bıktım/illâllah!
    make someone sick: birisini bıktırmak.
    Your complaining makes me sick! Şikâyetlerinden bıktım.
  10. bozuk.
  11. özlemiş, özleyen, hasret çeken.
    sick for the sea: denizi özlemiş.
  12. (toprak) kısır(laşmış), bereketsiz, ürün vermeyen/yetiştirmeyen.
    a wheat-sick soil: buğday yetiştirmeyen toprak.
  13. (bkz: sic )1
midesini bulandırmak Verb
hastalık Noun
illet Noun
maraz Noun
uçak tutan kişi
gönlü bulanmak Verb
arayıp hasta olduğunu söylemek Verb
telefon edip hasta olduğunu bildirmek Verb
hasta bakımı
çok hasta
kusarcasına tıkınmak Verb
hastalanmak Verb
midesi bulanmak Verb
fenalaşmak Verb
hasta düşmek Verb
hasta olmak Verb
hastalanmak Verb
tiksindirmek Verb
hasta olduğunu bildirmek Verb
işyerine hasta olduğunu bildirmek Verb
hastalanmak.
hastalar, hasta kimseler.
araba tutması
hastalık sigortası Noun
(US) hastalık sigortası (bir rahatsızlık sonucu hastalık veya sakatlığa karşı sigorta
hastalık yardımı
üzgün, kederli, müteessir.
üzgün, kederli, meyus.
revir, gemi hastanesi.
revir, gemi reviri. Noun
hasta yatağı
hastalık yardımı
vizite çağrısı, hasta olan askerlerin muayene için toplanması. Noun
hasta ziyaretçisi
hasta raporu
hasta tutuklu Noun, Law
hasta rejimi
karantina bayrağı
hastalık fonu
migren, yarım başağrısı, mide bulantısı ile gelen şiddetli baş ağrısı. Noun
hastalık sigortası Noun
hastalık sigortalı
hastalık izni Noun, Employment
sıhhi izin Noun, Employment
hasta listesi
(US) cansız piyasa
akıldan sakat
ahlaksal bakımdan tehlikeli
bizar
hastalık ücreti
hastalık maaşı
hasta adam
hasta
hasta oranı
hasta raporu
fenalaşmak Verb
bir konudan bıkmış olmak Verb
hastalık izin zni almak Verb
hastalık izninde olmak Verb
revire çıkmak Verb
bir şeyden çok bıkmak Verb
bir şeyden bıkmış olmak Verb
bir şeyden gına gelmiş olmak Verb
gına gelmek Verb
bu işlerden bıkmak Verb
bir işten gına gelmek Verb
tahammülü kalmamak Verb
kanıksamak Verb
kendini çok hasta hissetmek Verb
Kusacağım galiba.
Midem bulanıyor.
hasta bir çocuğun başında beklemek Verb
raporlu
ücretli hastalık izni
hasta yazmak Verb
Avrupa'nın hasta adamı Noun, Politics-Intl. Relations