simply

  1. Adverb sade/ basit bir şekilde, gösterişsiz, şatafatsız.
    She was simply dressed.
  2. Adverb açıkça, sarahaten, düpedüz.
    I simply told him that he was wrong: Yanıldığını açıkça kendine söyledim.
  3. Adverb sadece, sırf, yalnız, ancak.
    He did it simply to test you: Sırf seni denemek için bunu yaptı.

    It is simply a matter of time: Yalnız/ancak bir zaman meselesi.
  4. Adverb samimî olarak, dürüstlükle, içtenlikle.
  5. Adverb kolayca, kolaylıkla.
  6. Adverb budalaca, ahmakça, aptalca, sersemce, akılsızca.
  7. Adverb cidden, gerçekten. tamamile, tamamen, baştanbaşa, büsbütün.
    The speech was simply perfect: Nutuk baştanbaşa mükemmeldi.
  8. Adverb hiç, asla, kat'iyen.
    I simply can't believe it! Buna kat'iyen inanmam!
    There is simply no reason
    to be pessimistic: Kötümser olmak için hiçbir sebep yok!
para basıyor olmak (çok para kazanmak Verb