so far as

  1. … kadar, … derece(de).
    We went as far as the town: Şehre kadar gittik.
    I will help you as far
    as I can: Elimden geldiği kadar sana yardım ederim.
    as far as I am concerned: bence, bana kalırsa, bana sorarsan.
    as far as he is concerned: ona kalırsa, ona sorarsan.
    as/so far as I know: bildiğime göre, bildiğim kadarı.
    as/so far as I can foresee: tahminime göre.
    as far as the eye can see: göz alabildiğine.
    as far back as I can remember: hatırlıyabildiğim kadarı.
    As far back as 1948: Ta 1948 yılında.
  2. … derece(sin)de, … kadar, ne kadar … ise o kadar …
    In so far as we can believe these facts we will
    use them.
    (In) so far as I know: Bildiğim kadar.
… derece(sin)de, … kadar, ne kadar … ise o kadar …
In so far as we can believe these facts we will
use them.
(In) so far as I know: Bildiğim kadar.
… bakımından, cihet(iy)le, …'e bakılırsa, … itibarıyla/hasebiyle.
He was German in so far as he was
born in Germany, but he became an American citizen in 1946.
yapacak kadar alçalmak Verb