syndrome

English-Turkish Translation

  1. Noun, Medicine sendrom
  2. Noun, Pathology tümbelirti, sendrom, belirli bir hastalığı niteleyen belirtilerin tümü.
  3. Noun toplumsal durumu niteleyen belirtiler.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

fetal alcohol syndrome (FAS)
fetal alkol sendromu Noun, Diseases
polycystic ovarian syndrome (PCOS)
polikistik over sendromu Noun, Diseases
polycystic ovarian syndrome (PCOS)
polikistik yumurtalık sendromu Noun, Diseases
polycystic ovary syndrome (PCOS)
polikistik over sendromu Noun, Diseases
polycystic ovary syndrome (PCOS)
polikistik yumurtalık sendromu Noun, Diseases
sundowners syndrome
günbatımı sendromu Noun, Medicine
sundowning syndrome
günbatımı sendromu Noun, Medicine
toxic shock syndrome (TSS)
toksik şok sendromu Noun, Medicine
toxic shock syndrome (TSS)
toksik şok Noun, Medicine
Acquired Immune Deficiency Syndrome
: cinsel temasla ve kan vb. gibi vücut sıvılarıyla bulaşan bir virüsün sebep olduğu, hastalıklara karşı
bağışıklığı yok eden öldürücü hastalık.
AIDS = Acquired Immune Deficiency Syndrome related complex: AIDS hastalarında lenfa düğümlerinin şişmesi.
Adam's-Stokes syndrome
Adam's Stokes hastalığı: sar'aya benzer bir hastalık.
burnout syndrome
tükenmişlik sendromu Noun
carpal tunnel syndrome
karpal tünel sendromu Noun, Medicine
China Syndrome
Çin belası: kontrol edilemeyerek dünyayı eritip delen hayalî atom reaktörü.
Chinese-restaurant syndrome
Çin lokantası rahatsızlığı: Çin lokantalarında çoğunlukla kullanılan sodyum glükamatın sebep olduğu sanılan
baş ağrısı, terleme vb. şeklinde beliren rahatsızlık.
chronic fatigue syndrome
kronik yorgunluk sendromu Noun, Medicine
Down syndrome
Down sendromu Noun, Diseases
Down's syndrome
mongolizm: çocuğun geniş yassı kafalı, çekik gözlü ve geri zekâlı oluşu. Kromozom anormalliğinden ilerigelir.
Eskiden
Mongolism denirdi.
lords-town syndrome
(US) otomatik montaj hattının tekdüzeliği nedeniyle işçiler arasında huzursuzluk ve memnuniyetsizlik başgöstermesi
Ménière's syndrome
Ménière hastalığı: kulak çınlaması, sağırlık, başdönmesi, bulantı ve kusma ile beliren kulak hastalığı. Noun
phonix syndrome
sfensk sendromu
phonix syndrome
iflas eden bir şirket yöneticilerinin hemen yeni bir şirket kurması ve eskisinin borçlarından ayrı olarak ticareti sürdürmesi
serotonin syndrome
serotonin sendromu Noun, Medicine
stockholm syndrome
rehin alınan bir kişinin kendisini alıkoyanı memnun etmek ve onunla işbirliği yapmak isteği
Tourette's syndrome
Tourette sendromu Noun, Medicine
toxic-shock syndrome
zehirlenme belirtisi: aybaşı zamanında tampon kullanan genç kadınlarda mihbil enfeksiyonundan ilerigelen
ve yüksek ateş, kusma, ishal ile beliren zehirlenme hali.
acquired immune deficiency syndrome (AIDS)
edinilmiş bağışıklık yetmezliği sendromu (AİDS) Noun, Medicine
acute respiratory distress syndrome (ARDS)
akut solunum güçlüğü sendromu Noun, Medicine
acute respiratory distress syndrome (ARDS)
akut solunum sıkıntısı sendromu (ASSS) Noun, Medicine
acute respiratory distress syndrome (ARDS)
akut solunum yetmezliği sendromu (ASYS) Noun, Medicine
acute respiratory distress syndrome (ARDS)
akut solunum yetersizliği sendromu (ASYS) Noun, Medicine
sudden infant death syndrome (SIDS)
ani bebek ölümü sendromu Noun, Medicine
English-Turkish phrases from Zargan's own database