takip

Turkish-English Translation

  1. Noun supervision
  2. Noun monitoring
  3. chase
  4. pursuit
  5. following
  6. hunt
  7. follow-up
  8. succeeding
  9. trailing
  10. watching closely
  11. legal proceedings
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

alacaklılar tarafından yürütülen icra takibi
execution by creditors
bir cinayetin takibi
pursuit of a murder
bir davanın açılması ve takibi
instance
bir işin takibi
follow-ups of an affair
dava takibi
litigation Noun, Law
fiziki takibe almak
stake out Verb, Law
fiziki takip
stake-out Noun, Law
icra takibi
execution proceedings
icra takibi
enforcement proceedings
iş takibi
follow up
iş takibi
follow-up work
komut takibi
instruction trace
açık denizlerde kesintisiz takip
hot pursuit at the high seas Noun, International Law
ısrarlı takip
stalking Noun, Criminal Law
sıcak takip
fresh pursuit Noun
sıcak takip
hot pursuit Noun, Military
sıkı takip
hot trail
teknik takip
lawful interception Noun, Law
teknik takip
technical surveillance Noun, Law
takip eden
consequent
takip eden
prosecuting
takip eden
persecutor
takip eden günlerde
in the days that followed Adverb
takip eden kısımda
thereinafter
takip edilecek işler
follow-up calendar
takip emri
follow up orders
takip etme
observation Noun
takip etme
pursuance
takip etmek
to hound Verb
takip etmek
to keep tab on Verb
takip etmek
to track Verb
takip etmek
to recover Verb
takip etmek
to prosecute Verb
takip etmek
to excuss Verb
takip etmek
to pursue Verb
takip etmek
to follow Verb
takip etmek
to pick up Verb
takip olunan borçlu
judgment debtor Noun, Law
takip süreci
follow-up Noun
(stokta olmayan mal siparişlerini takip etmede kullanılan sistem
want slip (or lost order slip)
(uluslararası hukuk) takip hakkı
hot pursuit
...'i takip etmek
to keep abreast of ... Verb
… gündemini takip etmek
to keep abreast of … Verb
…i takip etmek
to keep abreast of … Verb
…i yakından takip etmek
to keep abreast of … Verb
ademi takip kararı
nolle prosequi
alacaklının satış talebini içermeyen takip ve haciz talebi
dormant execution
anormal takip ediliyorum duygusu
persecution mania
belirli bir düzeni takip etmek
to follow a pattern Verb
belirli bir şemayı takip etmek
to follow a pattern Verb
belli bir politika takip etmek
to follow a policy Verb
bir davayı taraf sıfatıyla takip etmek
to litigate Verb
bir iş takip etmek
to ply a trade Verb
bir işi takip etmek
to follow a matter Verb
bir işi takip etmek
to follow up Verb
bir işi takip etmek
to follow up a matter Verb
bir kimsenin merakla takip ettiği konu veya iş
hobby horse
bir meseleyi takip etmek
to follow up a matter Verb
bir planı takip etme
pursuance of a plan
bir şeyi takip etmek
to fly a course Verb
bir şikâyeti takip etmek
to prosecute a claim Verb
bir sıra takip etmek
to alternate Verb
bir yolculukta takip edilecek yol
itinerary
birbirini takip eden
contiguous Adjective
birbirini takip eden
consecutively Adverb
birbirini takip eden hayali görüntüler
phantasmagoria Noun
birini takip etmek
to follow someone about Verb
birini takip etmek
to follow someone around Verb
borçlusunu icra yolu ile takip eden ilamlı alacaklı
execution creditor
doğal olarak takip eden
incidental
faturaları takip etmek
to follow up invoices Verb
gelişmesini takip etmek
to trace Verb
gösterim takip kodu
web beacon Noun, Information Technology
gündemi takip etmek
to keep abreast of current events Verb
gündemi takip etmek
to keep up-to-date Verb
ilgiyle takip etmek
to follow Verb
iş takip dosyası
follow-up file Noun
izleri takip etmek
to walk the tracks Verb
kantinci (seferde kıtayı takip eden ordu bakkalı
camp follower
kefile başvurmadan önce asıl borçluyu takip etmek
(Lat.) to excussio Verb
kokuyu takip etmek
to follow your nose Verb
körü körüne takip ettirmek
to lead someone by the nose Verb
lu caddeyi takip etmek
to pick up route 51 Verb
mahkeme kanalıyla takip etmek
to implead Verb
merakla takip etmek
to follow Verb
meseleyi takip etmek
to follow up a matter Verb
mütemerrit borçlunun takip olunmaması
forbearance
öğretilerini takip etmek
to follow Verb
olay veya konunun takip edilmesi ve yazılması
coverage
resen takip edilmesi gereken suçlu
indictable offender
rüçhanlı takip hakkı
lien
sağ tarafı takip etmek
to keep right Verb
sağı takip edin
keep to the right
şahsı takip eden kanun
personal law
şahsı takip eden kanunlar
personal statutes Noun
seri ve basit takip veya muhakeme usulü
summary proceedings
sol tarafı takip etmek
to keep left Verb
teknolojideki gelişmeleri takip etmek
keep up with the advances in technology Verb
teknolojideki gelişmeleri takip etmek
keep abreast of advances in technology Verb
teknolojik gelişmeleri takip etmek
keep up with the advances in technology Verb
teknolojik gelişmeleri takip etmek
keep abreast of advances in technology Verb
teknolojiyi yakından takip eden
tech-savvy Adjective
yeni bir seyir takip etmek
to adopt a new course Verb
yolunu takip etmek
to follow Verb
Z biçimi katlanmış ve birbirini takip eden sayfalar
z fold
(fotoğrafçılıkta) takıp çıkarılabilir sarı filtre cam
attachable
canını dişine takıp çalışmak
to work yourself into the ground Verb
canını dişine takıp çalışmak
to work your fingers to the bone Verb
Destekleme Ödemeleri ve Takip Dairesi Başkanlığı
Department of Support Payments and Follow-up Noun, Organizations
takıp takıştırmış
she wore all her jewellery
Uluslararası Proje Takip ve Uygulama Şube Müdürlüğü
Section of Follow-up and Implementation of International Projects Noun, Organizations
zil takıp oynamak
to blow one's tops Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Birinin veya ... düşme, izleme
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.