tangle

dolaş(tır)mak, karış(tır)mak, karmakarışık etmek/olmak, arap saçına dön(dür)mek.
başına iş açmak, karışık işlere girişmek.
anlaşmazlığa/ihtilâfa düşmek, tartışmak, çekişmek, münazaa etmek.
to tangle with … : … ile dalaşmak/
gırtlak gırtlağa gelmek/kavgaya tutuşmak.
karmakarışık/düğümlenmiş/arap saçına dönmüş şey.
a tangle of ropes.
karışıklık, muğlâklık, anlaşılmaz/muğlâk mesele.
a tangle of contradictory statements: karmakarışık
ve birbirini nakzeden ifadeler.
münazaa, tartışma, çekişme, kavga.
Botany yenilebilen bir deniz yosunu
(Laminaria).
uzun boylu zayıf adam.

English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

dolaştırmak Verb

English-Turkish phrases from Zargan's own database

English-Turkish