tehlike

Turkish-English Translation

  1. risk
  2. adventure
  3. hazard
  4. Noun gravity
  5. peril
  6. jeopardy
  7. unsafety
  8. threat
  9. off the hook
  10. perniciousness
  11. danger
  12. parlousness
  13. fatalness
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

(işten) kovulma tehlikesi
threat of dismissal
(konşimento) kötü yol durumu tehlikesi
dangers of the road
açık deniz tehlikesi
perils of the ocean (sea)
afet tehlikesi
catastrophe hazard
ağır hapse mahkûm olma tehlikesi
jeopardy of life and limb
bomba tehlikesi
bomb threat
çalınma tehlikesi
pilferage hazard
cezaya çarptırılma tehlikesi
liability to be sued
çocuğu tehlikeye maruz bırakmak
endanger a child Verb, Criminal Law
çocuğu tehlikeye sokma
child endangerment Noun, Criminal Law
çocuğu tehlikeye sokmak
endanger a child Verb, Criminal Law
çocuğun tehlikeye maruz bırakılması
child endangerment Noun, Criminal Law
doğal afet tehlikesi
catastrophe risk
enflasyon tehlikesi
danger of inflation
enflasyon tehlikesi
inflationary danger
enflasyon tehlikesi
inflation danger
enflasyon tehlikesi
inflationist threat
hasar tehlikesi
risk
hayat tehlikesi
risk of life
hayat tehlikesi
life danger
hayati tehlike doğuran
life-threatening Adjective, Medicine
hayati tehlike oluşturan
life-threatening Adjective, Medicine
hayati tehlike teşkil eden
life-threatening Adjective, Medicine
hayati tehlike yaratan
life-threatening Adjective, Medicine
hayati tehlikesi olan hasta
critical patient Noun, Medicine
henüz hayati tehlikeyi atlatmamış olmak
not be out of the woods (yet) Verb, Idioms
iflas tehlikesi
danger of bankruptcy
iş kazası tehlikesi
occupational hazard
kaçma tehlikesi
danger of absconding
kaçma ve delilleri karartma tehlikesi
risk of absconding and tampering with evidence Noun, Criminal Law
karantina tehlikesi
quarantine risk
kırılma tehlikesi
danger of breakage
kovulma tehlikesi
(employment) threat of dismissal
meslek tehlikesi
occupational hazard
ölüm tehlikesi
danger of life
ölüm tehlikesi
danger to life
ölüm tehlikesi
risk of death Noun
patlama tehlikesi
liability to explode
patlama tehlikesi
explosive hazard
radyasyon tehlikesi
radiation hazard
sabotaj tehlikesi
sabotage thread
sabotaj tehlikesi
sabotage threat
savaş tehlikesi
danger of war
savaş tehlikesi
threat of war
tedhiş tehlikesi
threat of violence
uçuş tehlikesi
flying risk
yağmur tehlikesi
threat of rain
yangın tehlikesi
fire hazard
yangın tehlikesi
fire hazards
zenci mahallelerinde baş gösteren şiddet tehlikesi
long hot summer
(gemi) tehlike
distress and danger
abartılmış tehlike
paper tiger
açık ve yakın tehlike
clear and present danger Noun, Law
açık ve yakın tehlike
clear and imminent danger Noun, Law
aşikâr tehlike
obvious danger
atlatılmış tehlike
close thing
bir şeyin bünye ve niteliği gereği gösterdiği tehlike
inherent danger
büyük tehlike
knife edge
büyük tehlike
unforeseen circumstances
ciddi tehlike
grave danger
eli kulağında olan tehlike
imminent peril
eli kulağında tehlike
(Lat.) periculum in mora
gizli tehlike
pitfall
görünür tehlike
apparent danger
hayati tehlike
peril of one's life
hayati tehlike
lion in the way
olağanüstü tehlike
extraordinary danger
ortak tehlike
common peril
sarı ırkın dünyayı istila edeceği varsayılan tehlike
yellow peril
sigortanın karşıladığı tehlike
adventure
şu anki tehlike
imminent danger
tehdit eden tehlike
overhanging danger
umumi tehlike
public hazard Law
yakın tehlike
imminent danger Noun, Law
yaklaşan tehlike
pressing danger
Yıldız Savaşları Bölüm I: Gizli Tehlike
Star Wars Episode I: The Phantom Menace Proper Name, Cinema
tehlike (gemi) sosi
cautionary signal
tehlike altında
in distress Adjective
tehlike anında
at a pinch
tehlike anında kullanılacak merdiven
emergency stairs
tehlike atlatmak
to get through a dangerous situation successfully Verb
tehlike bayrağı
distress flag
tehlike belirtisi
writing on the wall
tehlike bildiren işaret veya tertibat
alarum
tehlike bildirileri
danger messages Noun
tehlike bölgesi
danger zone
tehlike bölgesi
danger area
tehlike çağrısı
distress call
tehlike çanı
alarm bell
tehlike çanları çalmak
to sound a note of alarm Verb
tehlike çıkışı
emergency exit
tehlike dışında kalmak
to be out of danger Verb
tehlike dolu
precarious Adjective
tehlike durumu mevzuatı
emergency measures
tehlike durumunda
in case of emergency
tehlike durumunda çıkış
escape slide
tehlike durumunda kullanılacak olanaklar
emergency facilities Noun
tehlike durumundaki bir geminin yardımına koşmak
to go out to a ship in distress Verb
tehlike fişeği
distress rocket
tehlike frekansı
distress frequency
tehlike geçti
the coast is clear
tehlike göstermek
to pose hazards Verb
tehlike içinde olan gemi
ship in distress
tehlike işareti
emergency signal
tehlike işareti
danger sign
tehlike işareti
red light
tehlike işareti
beacon
tehlike işareti
distress message
tehlike işareti
signal
tehlike işareti
signal of danger
tehlike işareti
danger signal
tehlike işareti
alarm
tehlike işareti
skull and crossbones
tehlike işareti vermek
to give the alarm Verb
tehlike karşısında
in the face of danger
tehlike karşısında
in the presence of danger
tehlike kaynağı
source of danger
tehlike kaynağı
unusual danger
tehlike klozu
emergency clause
tehlike mesajı
distress alert Noun
tehlike noktası
danger point Noun
tehlike parasının başka bir adı
combat pay
tehlike safhası
distress phase Noun
tehlike sınıfı
class risks
tehlike sinyali
danger signal
tehlike sinyali
distress signal
tehlike sosi
signal of danger
tehlike suçu
endangerment Noun, Law
tehlike türleri
cs of hazard Noun
tehlike türü
category of risks
tehlike uyarısı
danger warning
tehlike uyarısı
emergency alert
tehlike ve acıya göğüs geren
brave
tehlike ve durumun gerektirdiği oranda ihtimam
adequate care
tehlike yaratan
dangerous Adjective
tehlike zammı
danger bonus
(demiryolları) tehlike sinyali
danger position
(gemi) SOS ! tehlike işareti
distress signal
(gemi) tehlike işareti
cautionary signal
asılsız tehlike işareti
false alarm
azami tehlike durumunda
in the utmost danger
bir tehlike sezmek
to have a feeling of danger Verb
ciddi tehlike oluşturmak
to pose a serious threat Verb
çocuklar için tehlike kaynağı
attractive nuisance
devletin karşı karşıya geldiği tehlike durumu
national emergency
geminin seferine tehlike teşkil eden durumlar
dangers to shipping Noun
geminin seferine tehlike teşkil eden durumlar
danger to shipping
gizli tehlike veya düşman
snake in the grass
güvenlik için tehlike oluşturmak
to constitute a threat to security Verb
hava baskını tehlike işareti
air raid alarm
hava baskını tehlike işareti
air-raid alarm
hayata karşı tehlike teşkil eden silah
dangerous weapon
itibarını tehlike atmak
to risk one's reputation Verb
kamu için tehlike oluşturmak
to constitute a public danger Verb
niteliği gereği tehlike yaratan
inherently dangerous
ölümle sonuçlanabilecek tehlike içinde olmak
to be in mortal danger Verb
ortalıkta bir tehlike sezmek
to cut one's eye Verb
ortalıkta tehlike sezmek
to smell a rat Verb
sigortada artan tehlike dönemi
apprehensive period
somut tehlike suçu
concrete endangerment Noun, Law
soyut tehlike suçu
abstract endangerment Noun, Law
toplum için bir tehlike oluşturmak
to be a danger to society Verb
toplum için tehlike oluşturmak
to be a danger to society Verb
uçakta tehlike anında pilotu fırlatan koltuk
ejection seat
yalan yere tehlike işareti vermek
to cry wolf Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Bir kimse veya şeyin varlığını tehdit ... olmasına sebep olabilecek durum
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.