threaten

  1. Verb tehdit etmek, gözdağı vermek, korkutmak.
    to threaten someone with sth: birisini bir şeyle tehdit
    etmek.
    He threatened him with dismissal: Onu işinden atmakla tehdit etti.
  2. Verb tehlike kaynağı olmak.
  3. Verb yıldırmak.
  4. Verb (kötü bir şeye) alâmet olmak, göstermek.
    The clouds threaten rain: Bulutlar, yağmur yağacağını
    gösteriyor.
    It is threatening storm: Fırtına çıkacağa benziyor.
hayati tehlike doğuran Adjective, Medicine
hayati tehlike oluşturan Adjective, Medicine
hayati tehlike teşkil eden Adjective, Medicine
hayati tehlike yaratan Adjective, Medicine
hayatı tehdit eden Adjective, Medicine
bir memuru kovmakla tehdit etmek Verb
ekmeğiyle oynamak Verb
dava açmakla tehdit etmek Verb
milli güvenliği tehdit etmek Verb, Politics-Intl. Relations
barışı tehdit etmek Verb
suçunu açığa çıkarmakla birini tehdit etmek Verb
birini işinden çıkarmakla tehdit etmek Verb
barışı tehdit etmek Verb
bıçak çekmek Verb
ceza ile tehdit etmek Verb