tip

  1. Noun, Criminal Law ihbar
  2. uç.
  3. doruk, tepe, zirve.
  4. uca takılan şey, uçluk, başlık.
    a cane with a rubber tip .
  5. tipin ile ayni anlama gelir. ara sayfa, bir kitabın sayfaları arasına eklenen harita, resim vb.
  6. uç takmak/geçirmek, ucuna birşey takmak.
  7. uç teşkil etmek, ucunu kapamak.
  8. ucunu süslemek/işaretlemek.
  9. (çilek vb.) ucunu/sapını koparmak.
  10. eğ(il)mek, meylet(tir)mek, bir yana yat(ır)mak.
    tip the scale at: ağırlığında olmak, ağır basmak, etkilemek.
  11. tip over: devirmek, devrilmek, altüst etmek/olmak.
  12. şapkayla selam vermek.
  13. (çöp vb.) dökmek /boşaltmak.
    The maid tipped the rubbish.
    tip up: (devirerek) boşaltmak.
  14. yuvarlanmak, yıkılmak.
  15. eğ(il)me, meylet(tir)me, yana yat(ır)ma, eğiklik, eğim, meyil.
  16. çöplük.
  17. bahşiş/ sadaka (vermek).
  18. ima (etmek), ipucu (vermek).
  19. tavsiye/ öğüt (vermek).
    if you take my tip: beni (öğüdümü) dinlersen(iz).
  20. hafif hafif vurma(k), tıkırdatma(k).
  21. hafif vuruş.
bir şeyi parmaklarında oynatabilmek Verb
bir şey dilinin ucunda olmak Verb
başarısızlığa uğramak Verb
(a) dilinin ucunda, söylemek üzere, (b) hatırlamak üzere.
ihbar hattı Noun, Law
(or
mitt)
argo farkında olmadan/istemeyerek sırrını açığa vurmak, baklayı ağzından çıkarmak.
dengeleri değiştirmek Verb
kararda etkili olmak Verb
sonucu belirlemek Verb
ağır basmak Verb
durumu birinin lehine/aleyhine çevirmek Verb
ihbar Noun, Criminal Law
bilgi sızdırma Noun
kömür boşaltma yeri
kömür yığını
sigara filtresi, filtreli sigara/ağızlık.
parmak ucu
(beyzbol) hatalı vuruş. Noun
piyasadan özel kaynaktan alınan haber
kalem ucu Noun
kalem ucu Noun
kazık ucu Noun, Construction
güvenilir bilgi
nasihatı dinlemek Verb
seyahat direktifi
(a) kanat ucu, (b) kenarı kıvrık ayakkabı burnu demiri.
uç kesim açısı Noun, Construction
kömür yığını
kitabın sayfaları arasına ek sayfa (harita/resim vb.) yapıştırmak.
servis fatura fiyatına dahil değildir
damperli kamyon
tehlikenin/müşkilâtın yalnız görünen/ küçük bir kısmı.
But this, of course, is only tip of the iceberg:
Fakat durum bundan çok daha ciddî/vahimdir.
kalem ucu Noun
kalem ucu Noun
(a) gizlice bilgi/sır vermek.
tip someone off about something: bir şey hakkında birine gizli bilgi/ipucu
vermek. (b) gelecek tehlikeyi haber vermek, uyarmak, ikaz etmek.
kasası kalkan kamyondaki yükü boşaltmak Verb
devrilmek
boşaltmak Verb
devirmek Verb
(polis) âni baskın yapmak Verb
uç direnci Noun, Construction
birine bahşiş vermek Verb
dikkatsizlik yüzünden sırrı açığa vurmak Verb
haber/faydalı bilgiler bülteni (piyasa durumu, borsa, at yarışları vb. haberleri). Noun
ikaz etmek Verb
birini önceden uyarmak Verb
birine göz ucuyla bakarak göz kırpmak Verb
dengeyi ...'in lehine değiştirmek Verb
ağırlığında olmak, … gelmek.
He tips the scales at 75 kg: 75 kg geliyor (ağırlığındadır).
kazanana taç giydirmek Verb
uç uca.
vagonet
devirme kamyon
vagonet
durumu birinin lehine/aleyhine çevirmek, kefeyi bir tarafa ağdırmak.
The American declaration of war
in 1917 tipped the scales against Germany.
keçe uçlu kalem
birinin eline bahşiş sıkıştırmak Verb
baştan ayağa
dilimin ucunda.
servis ücrete dahil değildir
  1. Noun type
  2. Noun character
  3. Noun kind
  4. Noun eccentric
  5. Noun breed
  6. Noun sort
  7. Noun variety
  8. Noun strain
  9. Noun style
  10. Noun form
  11. Noun ilk
a a- s
career pattern
payment type
car type
perfect type of the old aristocrat
uniform Adjective
type script
a mean character
countertype
conventional design
stock model
model
intellectual character
standard type
suspicious character
third rather
type examination laboratory
c number
type approval laboratory
homologation Transport
type approval Noun, Transport
to be type-approved Noun, Transport
to type-approve Noun, Transport
Type Approval Regulations Noun, Transport
galumptious
arm (adjustable rate mortgage)
unfit for business
to be quite a character Verb
state car
conventional type
uniform Noun
emergency medicine Noun, Employment
emergency medical technician Noun, Employment
legal medicine
medical jurisprudence
forensic medicine Noun, Law
forensic opinion
coroner's jury
Forensic Medicine Institute Proper Name, Organizations
forensic scientist Noun, Medicine
Component Type-Approval Certificate Noun, Transport
alternative medicine Noun, Medicine
anthroposophical medicine Noun, Medicine
Vehicle Type-Approval Certificate Noun, Transport
aesthetic medicine Noun, Medicine
geriatric medicine Noun, Employment
evidence-based medicine (EBM) Noun, Medicine
cardiovascular medicine Noun, Employment
preventive medicine
molecular medicine Noun, Medicine
naturopathic medicine Noun, Medicine
Nobel Prize in Medicine Noun
preventive medicine Noun, Medicine
pediatric medicine Noun, Employment
complementary medicine Noun, Medicine
medical science
medicine
profession of medicine
physic
medical knowledge
medical science
medical journal Noun, Medicine
medical language
medical register
doctor of medicine
medical course
medical ethics
med school Noun, Medicine
school of medicine Noun, Medicine
faculty of medicine Noun, Medicine
medical school Noun, Medicine
medical faculty Noun, Medicine
physic
medical congress
medical license Noun, Medicine
medical profession
to intend for the medical profession Verb
medic medico
medical student
to qualify for medicine Verb
medical personnel Noun, Medicine
medical dictionary
practice of medicine
Medical and dental practice activities (NACE code: Q86.2) Noun, Trades-Professions

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Aynı cinsten olan varlıkların veya nesnelerin ... temsilcisi durumunda olan örnek

Hastalıkları iyileştirme, sebep ve sonuçlarını araştırma ... çalışmalar, hekimlik, tabiplik ilmi