cepinıters yüz yapmak
Verb
toplanma, toplantı, içtima.
Noun
ürün, verim, üretilen mal miktarı.
Noun
kılık, kıyafet, görünüş.
Noun
donanım, donatım, cihaz, teçhizat.
Noun
geçiş yeri: dar yolda taşıtların birbirini geçmesini sağlayan geniş kısım.
Noun
çıkış yolu, ana yoldan ayrılan yol.
Noun
(a) grev, (b) grev yapan işçi.
Noun
(a) (ışığı) söndürme, (b) içini dışına çevirme, (c) sonuç, netice.
Noun
kapanma sonrası bakiye göstermek
Verb
hayal kırıklığına uğramak
Verb
ilkbahar temizliği için bir odayı düzenlemek
Verb
başarıyla sonuçlanmak
Verb
bir kiracıyı çıkarmak
Verb
hayvanları çayıra bırakmak
Verb
bir toplantıya katılmak
Verb
bir toplantıya çıkagelmek
Verb
savaş aletleri üretmek
Verb
büyük çapta mal üretmek
Verb
birinin mevkiini elinden almak
Verb
birinin eşyalarını kapı dışına koymak
Verb
değişiklik olsun diye bir konferansa gitmek
Verb
büyük şehir haline gelmek
Verb
iyi şoför olduğu meydana çıkmak
Verb
avantaj olduğu ortaya çıkmak
Verb
birinin aleyhine olmak
Verb
doğru olduğu meydana çıkmak
Verb
birinin yararına olmak
Verb
birine hoş geldine çıkmak
Verb
(a) (hayvanı) çobana katmak, çayıra/otlağa/otlamaya göndermek/çıkarmak.
Put/turn a horse out to grass:
atı çayıra çıkarmak. (b)
k.d. (birisini mecburen) emekliye ayırmak.
başarıyla sonuçlanan bir spekülasyon
sırası gelmeden konuşmak
Verb
(a) sıra beklemeden, sıra dışından, (b) düşünmeden, saygısızca, patavatsızca, boşboğazlıkla.
to speak out of turn: düşünmeden konuşmak, pot kırmak.
sırası gelmeden emekliye ayrılmak
Verb
sıra gelmeden konuşmak
Verb
her şeyin altını üstüne çevirmek
Verb
ters-yüz etmek, içini dışına çevirmek.
ceplerinin içini dışına çıkarmak
Verb
birini kapı dışarı etmek
Verb
birini dışarı çıkarmak
Verb
birini işinden çıkarmak
Verb
birini oturduğu yerden çıkarmak
Verb