ultimate

  1. Adjective en son, nihaî, kesin, kat'î, en uzak.
    This action was necessary for the ultimate success of the revolution.
    After many defeats, the war ended for us in ultimate victory. His ultimate destination was Paris.
  2. Adjective en büyük, en yüksek.
    The ultimate authority. ultimate reality.
  3. Adjective en yüce, en ulu, herşeyin üstündeki.
    ultimate goal in life.
  4. Adjective temel, ana, esas.
    ultimate principles. The brain is the ultimate source of ideas. The sun is the ultimate source of power.
  5. Adjective tüm, bütün, toplam, topyekûn.
  6. Noun sonuç, netice, son, akıbet.
  7. Noun son durum/karar.
  8. Noun temel ilke, ana prensip, ana gerçek.
bir hesabın nihai bakiyesi
nihai taşıma gücü Noun, Construction
nihai lehdar
nihai satın alıcı
asıl sebep
temel kurucu.
nihai tüketici
son tüketici Noun, Advertising
nihai tüketim
nihai hakim pay sahibi Noun
kesin karar
nihai karar
son varılacak yer
atom silahları Noun
kararı etkileyen önemli gerçekler Noun
(davada cevap aranan) temel soru, nihai mesele Noun, Criminal Law
nihai limit durumu Noun, Construction
ölüm cezası
nihai amaç Noun
asıl amaç Noun
nihai sorumluluk Noun
nihai sonuç
azami yük
kopma dayanıklılığı
vergiyi yüklenen
nihai kullanıcı Noun, Competition Law
...'de son nokta Noun