-
Adjective dokunulmamış, el sürülmemiş, olduğu gibi.
-
Adjective ayak basmamış, keşfedilmemiş.
untouched lands.
-
Adjective yenilmemiş, içilmemiş.
He left his food untouched: Yemeğini yemedi = Yemeğine el sürmedi.
-
Adjective değişmemiş, ilkel halinde.
The old façade of the station remains untouched.
-
Adjective sağlam, hasarsız, zarar görmemiş, zedelenmemiş, tamam.
-
Adjective etkilenmemiş, etki(si) altında kalmamış, müteessir olmamış.
She was untouched by the life around her.
-
Adjective ilgisiz, kayıtsız, duygusuz, bigâne, lâkayt.
-
Adjective (konuşmada/kitapta) zikredilmemiş, sözü edilmemiş, bahsi geçmemiş, temas edilmemiş.