ways

  1. gemi kızağı
  2. kızak
davranışlarını düzeltmek Verb
eski alışkanlıklarına dönmek Verb
durumunu düzeltmek Verb
nefsini ıslah etmek Verb
yola gelmek Verb
eski alışkanlıklarına dönmek Verb
bir şeyi dolambaçlı yollarla elde etmek Verb
yol ayrımında bulunmak Verb
iş olanakları Noun
Sen kendi işine bak! Bırak onun yakasını! Vazgeç! Aldırma!
sahtekârlık
hem iyi hem kötü (etkileri) olmak.
hem iyi hem kötü (etkileri) olmak.
gündelik
yolun tıkanması veya saban
her iki tarafı da idare etmek, tavşana kaç tazıya tut demek, hem nalına hem mıhına vurmak.
dolambaçlı yollardan zengin olmak Verb
kızak
(deniz) kızağın üstünde hareket ettiği zemin
sabit kızak
her iki olanağı eli altında tutmak Verb
birçok bakımdan
birinin çevirebileceği dolapları bilmek Verb
gemi kızağı
gösterişsiz şekilde yaşamak Verb
Davranışlarına dikkat et.
asla, kat'iyen.
birinin sözlerini boğazına tıkamak Verb
birinin sözlerini boğazına tıkmak Verb
ağız açtırmamak
iki anlama da gelebilmek
ayrılmış yollar Noun
kızak
birşeyi üçe bölmek Verb
birşeyi üç kişi arasında paylaştırmak Verb
eski alışkanlıklara bağlı kalmak Verb
…liğine, …lamasına, …vari, … tarzında, …'e doğru, …cileyin anlamları katarak zarf yapar.
ör.: sideways,
flatways, edgeways, always, anyways, noways.
Suffix
hem olumlu hem olumsuz etkiye sahip olmak Verb
iki türlü de etkili olmak Verb
iki yönlü olmak Verb
karşılıklı olmak Verb
çeşitli araçlar/vasıtalar, özellikle malî kaynaklar bulma yolları.
Committee of Ways and means: Bütçe Encümeni.
yol ve yöntem Noun
(Br) İngiltere'nin maliyesini denetleyen Avam Kamarası'na bağlı kurul
hal çaresi bulmak Verb
dünyayı tanımamak Verb
meşru vasıta ve yollar Noun, Law
seçenek yok