whip

  1. Verb kamçılamak, kıbaçlamak, kamçı/kırbaç ile dövmek, hızla vurmak/çarpmak.
    Criminals used to be whipped
    for minor offenses: Eskiden hafif suç işleyenler kırbaçlanırdı.
    The rain whipped her face: yağmur hızla yüzüne çarpıyordu.
  2. Verb sopa çekmek, sopalamak, sopa ile dövmek.
  3. Verb kırbaçlayarak sürmek/yürütmek.
  4. Verb şiddet kulanarak öğretmek/eğitmek/düzene sokmak.
    to whip into shape: biçim vermek, düzene sokmak,
    çabucak hazırlamak.
    to whip recruits into shape: acemi eratı çabucak yatiştirmek.
  5. Verb kesin başarı kazanmak, yenmek.
    Ali really whipped Frazier.
  6. Verb olta ile balık avlamak (bilhassa oltayı tekrar tekrar çekip fırlatarak).
  7. Verb (kumaşı) bastırmak, kenarını kıvırıp dikmek.
  8. Verb (halat, kablo vb.'nin ucunu) çözülmemesi için sicimle sarmak.
  9. Verb (yumurta, krem vb.) çırpmak.
  10. Noun kamçı, kırbaç, kamçılama, kırbaçlama, kamçı/kırbaç darbesi.
  11. Noun arabacı, görevi icabı kamçı taşıyan kimse.
  12. Noun (a)
    party whip ile ayni anlama gelir. (parlamentoda) parti denetçisi, partili üyelerin toplantılara
    katılmasını sağlayan kimse, değnekçi, (b) parti üyelerinin oylamaya katılması için başkanlık emri.
  13. Noun palanga.
    single whip: tek makaralı palanga.
    double whip: çift makaralı palanga.
  14. Noun (halat/kablo vb. ucunun dağılmaması için yapılan) sargı.
  15. Noun avda köpekleri idare eden kimse.
  16. Noun pelte, yumurta akı veya süt ile meyva ezmesinden yapılan tatlı.
    prune whip: erik peltesi.
  17. Noun yeldeğirmeni kolu.
  18. Noun ânî darbe, saldırma, savlet, 10
    whip antenna ile ayni anlama gelir. kamçı anten.
  19. Noun yumurta çırpacağı, yumurta teli.
başarı imkânı, bir iş yapıp bitirme imkânı/fırsatı.
Instead of making the government's job harder
the opposition should give them a fair crack of the whip.
(Br) iktidardaki partinin yöneticisi
kırbacı şaklatmak Verb
(İngiltere'de) bağlayıcı öy kullanma emri
çift makaralı palanga.
whip ile ayni anlama gelir. Noun
kamçılı
(Br) liberal parti sekreteri
whip2 (4). Noun
süvari kamçısı.
(Br) parti grubu tarafından alınan karar üzerine milletvekillerinin aynı oyu kullanması zorunluğunu kaldırmak Verb
parti grubu tarafından alınan karar üzerine milletvekillerinin aynı oyu atması
hızla hareket etmek/fırlamak/çekilmek.
whip away
argo aşırmak.
derhal
alelacele
/
into/
off: fırlamak, seğirtmek, hızla koşmak.
He whip ped into the store for a bottle
of milk.
whip round the corner: hızla köşeyi dönmek.
(fazla gerilen ip/tel vb.) kopup geri fırlamak.
her şeyin üstüne çıkmak Verb
daldırma aşı. Noun
daldırma aşı. Noun
daldırma aşı. Noun
kamçı tutan el. Noun
üstünlük, egemenlik, hâkimiyet, tahakküm. Noun
(a) hızla içeri girmek/dalmak, (b) (av köpeklerini) kamçı ile toplamak.
hızla çekmek, çekip çıkarmak.
He whipped a gun out of his pocket.
birleştirmek Verb
standartlaştırmak Verb
(elbise vb.) çıkarıp fırlatmak, (kapak vb.) hızla açmak.
harekete geçirmek Verb
(a) hızla dönmek, (b) fırlamak, seğirtmek, koşmak.
He's just whipped round to his aunt's to tell good news.
bağış toplamak Verb
kamçılı akrep
(Pedipalpi). Akrebe benzeyen uzun kuyruklu zehirsiz hayvan. Noun
bir şeyi birinin kafasına sokmak Verb
bir güçlükten kurtulmak için kolaylıkla bir bahane uydurmak Verb
hızla geçmek/tekrarlamak.
(parti üyeleri) toplanmak Verb
(a) bir çırpıda/çabucak/kaşla göz arasında hazırlamak/ düzenlemek/ meydana çıkarmak.
to whip up a
delicious dinner. (b) tahrik/teşvik etmek, kışkırtmak, kamçılamak.
iktidar olmak Verb
üstün olmak Verb
egemen olmak Verb
(Br) birini parti grubundan çıkarmak Verb
parti üyelerini toplamak Verb