Ağaç dışındaki yabani olarak yetişen ürünlerin toplanması (NACE kodu: 02.3)
Noun, Trades-Professions
Yabani olarak yetişen odun dışı ürünlerin toplanması (NACE kodu: 02.30)
Noun, Trades-Professions
gençlikte çılgınlıklar yapmak
Verb
gençlikte çılgınlıklar yapmak.
gençlikte çılgınca eğlenmek, fazla serbest/sefih bir hayat yaşamak, kurtlarını dökmek
Beni çıldırtıyor/ çileden çıkarıyor.
(a) başıboş kalmak.
The students ran wild during vacation. (b) yabanileşmek, azmanlaşmak.
The violets are running wild in the flower bed.
(a) başıboş/serseriyane dolaşmak, başıboş kalmak, haytalık yapmak.
Those children are allowed to run wild. (b) (bitki) yabanîleşmek, azmanlaşmak, çabucak büyüyüp her tarafı kaplamak.
The rambler roses are running wild.
beyaz hindiba
Noun, Food-Kitchen
boar ile ayni anlama gelir. yaban domuzu.
yabanî havuç
(Daucus carota).
Noun
yaban kedisi
Noun, Zoology
su kerevizi
(Vallisneria spiralis).
kiraz
Noun, Plant Species
şiddetli devalüasyon (ihraç mallarının fiyatını dış ülkelere karşı çekici duruma getirir , ama ithal
mallarının fiyatını artırdığından ithalatçıların
beyaz hindiba
Noun, Food-Kitchen
yabani zencefil
(Asarum canadense). Doğu Amerikada yetişir, morumsu çiçek açar.
Noun
boşuna zahmet, beyhude gayret, muhal iş.
to go on a wild goose chase: akıntıya kürek çekmek, olmayacak
bir iş peşinde koşmak.
boş/nafile/sonu gelmez iş, boşuna emek.
be sent on a wild goose chase: boş/nafile işe gönderilmek.
yabani sümbül
(Camassia scilloides): KD Amerika'da yetişir.
Noun
çan çiçeği
(Scilla nonscripta): Avrupada yetişir.
Noun
sarıcık
(Bapticia tinctoria). Amerikada yetişir, sarı çiçek açar.
Noun
üzerinde inşaat olmayan arazi
acı marul
Noun, Plant Species
eşek marulu
Noun, Plant Species
yabani meyanotu
(Galium circaezans, G. lanceolatum).
Noun, Botany
delidolu, öfkeli, vurup kıran, gaddar, huysuz kimse.
Noun
hardal otu
Noun, Plant Species
hardalotu
Noun, Plant Species
yabanî yulaf
(Avena fatua).
Noun, Botany
çılgınca yapılan cümbüşler
Noun
yabani hercai menekşesi
(Viola tricolor).
johnny-jump-up,
love-in-idleness ile ayni anlama gelir.
Noun
yaban maydanozu
(Anthriscus sylvestris).
yabani havuç
(Pastinaca sativa).
Noun
sinekkapan
(Silene pennsylvanica).
Noun
(beyzbol) topun fazla açığa atılması.
Noun
turpotu
Noun, Plant Species
turp otu
Noun, Plant Species
su pirinci, yabanî pirinç
(Zizania aquatica)
Noun
yabani çavdar
(Elymus).
Noun
düşüncesizce yapılmış plan
yabani hindi
(Meleagris gallopavo silvestris). KB Amerikada yaşar, halen nesli azalmış iri bir cins hindi.
Noun
yabani vanilya
(Trilisa odoratissima). GD ABD'de yetişir, yaprakları vanilya kokar.
Noun
Vahşi Batı: eskiden medeniyetten uzak bir hayat yaşayan batı ABD.
Noun
Vahşi Vahşi Batı
Proper Name, Cinema
bayberry ile ayni anlama gelir. bay4 (2).
(bir şey için) deli divane olmak, çok beğenmek, bayılmak.
keşmekeş, karmakarışık, büyük karışıklık/düzensizlik içinde.
vahşi kabileleri baskı altına almak
Verb