wild

  1. Adjective, Biology yaban (Kaynak: Evrim Çalışkanları)
  2. Adjective, Biology yabani (Kaynak: Evrim Çalışkanları)
  3. Adjective yaban+, yabanî, yabanıl, vahşi.
    a wild animal. wild flower. wild ass: yaban eşeği.
    wild boar:
    yaban domuzu.
    wild cherry: yabanî kiraz.
    wild goose: yaban kazı.
    wild and woolly: vahşi ve kaba.
  4. Adjective ekilmemiş, işlenmemiş, boş, meskûn olmayan.
    wild land. This is still wild country.
  5. Adjective medenîleşmemiş, vahşi.
    wild Indians. wild tribes.
  6. Adjective şiddetli, azgın.
    a wild storm.
  7. Adjective çılgın, deli gibi.
    to drive someone wild: birisini delirtmek, çileden çıkarmak.
  8. Adjective arsız, terbiyesiz, hoyrat, âsi, başıboş, serseri, yasa tanımayan, başa çıkılmaz.
    a wild gang of boys.
  9. Adjective taşkın, zaptedilmez.
    wild enthusiasm.
  10. Adjective zırzop, sefih, çapkın, ahlâksız, haşarı, delişmen.
    He repented his wild youth.
  11. Adjective aşırı, müfrit, taşkın, garip, acayip.
    wild fancies. a wild imagination. wild dress.
  12. Adjective darmadağınık, düzensiz, intizamsız, savruk.
    wild hair.
  13. Adjective çok hevesli, meraklı, (bir şeyin) delisi.
    wild about racing cars: yarış otomobili delisi.
  14. Adjective hedeften/maksattan çok uzak, isabetsiz, yanlış, düşüncesiz, kafadan atma, serseri (kurşun).
    a wild ball. a wild guess.
  15. Adjective (iskambilde) değeri sabit olmayan (kart).
  16. Adverb yabanî/vahşi bir şekilde, yabanice, vahşice.
  17. Adverb arsızca, başıboş bir şekilde.
  18. Adverb kabaca, terbiyesizce, hoyratça.
  19. Noun : boş arazi, bozkır, cengel, çöl, çorak ve ıssız yer.
Ağaç dışındaki yabani olarak yetişen ürünlerin toplanması (NACE kodu: 02.3) Noun, Trades-Professions
Yabani olarak yetişen odun dışı ürünlerin toplanması (NACE kodu: 02.30) Noun, Trades-Professions
gençlikte çılgınlıklar yapmak Verb
gençlikte çılgınlıklar yapmak.
gençlikte çılgınca eğlenmek, fazla serbest/sefih bir hayat yaşamak, kurtlarını dökmek
kudurgan
hudayinabit
azdırılmak Verb
deli etmek Verb
kudurtmak Verb
azgınlaşmak Verb
azmak Verb
kudurmak Verb
yabanileşmek Verb
Beni çıldırtıyor/ çileden çıkarıyor.
(a) başıboş kalmak.
The students ran wild during vacation. (b) yabanileşmek, azmanlaşmak.
The
violets are running wild in the flower bed.
(a) başıboş/serseriyane dolaşmak, başıboş kalmak, haytalık yapmak.
Those children are allowed to run
wild. (b) (bitki) yabanîleşmek, azmanlaşmak, çabucak büyüyüp her tarafı kaplamak.
The rambler roses are running wild.
spicebush Noun
yabani hayvan
vahşi hayvan
beyaz hindiba Noun, Food-Kitchen
vahşi hayvan
canavar
boar ile ayni anlama gelir. yaban domuzu.
(iskambilde) joker
yabanî havuç
(Daucus carota). Noun
yaban kedisi Noun, Zoology
su kerevizi
(Vallisneria spiralis).
su kerevizi Noun
kiraz Noun, Plant Species
honewort Noun
vahşi kıyı
azgın tayfalar
şiddetli devalüasyon
şiddetli devalüasyon (ihraç mallarının fiyatını dış ülkelere karşı çekici duruma getirir , ama ithal
mallarının fiyatını artırdığından ithalatçıların
büyük karmaşa
beyaz hindiba Noun, Food-Kitchen
büyük coşku
büyük galeyan
vahşi bakışlar Noun
kır çiçeği. Noun
av kuşları Noun
yabani zencefil
(Asarum canadense). Doğu Amerikada yetişir, morumsu çiçek açar. Noun
boşuna zahmet, beyhude gayret, muhal iş.
to go on a wild goose chase: akıntıya kürek çekmek, olmayacak
bir iş peşinde koşmak.
boş/nafile/sonu gelmez iş, boşuna emek.
be sent on a wild goose chase: boş/nafile işe gönderilmek.
çimen
yaban balı
yaban atı Noun, Zoology
öldürseler söylemem.
yabani sümbül
(Camassia scilloides): KD Amerika'da yetişir. Noun
çan çiçeği
(Scilla nonscripta): Avrupada yetişir. Noun
sarıcık
(Bapticia tinctoria). Amerikada yetişir, sarı çiçek açar. Noun
üzerinde inşaat olmayan arazi
yabani marul. Noun
acı marul Noun, Plant Species
eşek marulu Noun, Plant Species
jequirity. Noun
yabani meyanotu
(Galium circaezans, G. lanceolatum). Noun, Botany
vahşi hayat
madder1 (1,2) Noun
bedstraw Noun
vahşi insan. Noun
delidolu, öfkeli, vurup kıran, gaddar, huysuz kimse. Noun
charlock Noun
hardal otu Noun, Plant Species
hardalotu Noun, Plant Species
yabanî yulaf
(Avena fatua). Noun, Botany
çılgınca yapılan cümbüşler Noun
büyük sancı
yabani hercai menekşesi
(Viola tricolor).
johnny-jump-up,
love-in-idleness ile ayni anlama gelir. Noun
yaban maydanozu
(Anthriscus sylvestris).
yabani maydanoz. Noun
yabani havuç
(Pastinaca sativa). Noun
ahlat.
sinekkapan
(Silene pennsylvanica). Noun
(beyzbol) topun fazla açığa atılması. Noun
haşarılık
turpotu Noun, Plant Species
turp otu Noun, Plant Species
konudan uzak müşahede
su pirinci, yabanî pirinç
(Zizania aquatica) Noun
yaban gülü. Noun
ham kauçuk. Noun
yabani çavdar
(Elymus). Noun
itboğan, acı çiğdem.
romantik görünüm
düşüncesizce yapılmış plan
ham ipek. Noun
çılgın zamanlar Noun
yabani hindi
(Meleagris gallopavo silvestris). KB Amerikada yaşar, halen nesli azalmış iri bir cins hindi. Noun
yabani vanilya
(Trilisa odoratissima). GD ABD'de yetişir, yaprakları vanilya kokar. Noun
Vahşi Batı: eskiden medeniyetten uzak bir hayat yaşayan batı ABD. Noun
Vahşi Vahşi Batı Proper Name, Cinema
coşkulu yıllar Noun
çılgınlık yılları Noun
delikanlılık
gençlik
bayberry ile ayni anlama gelir. bay4 (2).
(bir şey için) deli divane olmak, çok beğenmek, bayılmak.
alem yapmak Verb
keşmekeş, karmakarışık, büyük karışıklık/düzensizlik içinde.
çok çabuk yayılmak Verb
vahşi kabileleri baskı altına almak Verb