yasama

Turkish-English Translation

  1. Noun, Law legislation
  2. checks and balances
  3. making laws
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

yasama dokunulmazlığı
freedom from arrest
yasama dönemi
parliamentary order
yasama dönemi
legislative period
yasama dönemi
sessional
yasama dönemi
parliamentary session
yasama dönemi
session of legislature
yasama gücü
legislative power Noun, Law
yasama hakkı
right to legislate Noun, Politics-Intl. Relations
yasama inisiyatifi
legislative initiative
yasama işi
legislative business
yasama işlevi
legislative function
yasama işlevini bozmak
to destroy a legislative function Verb
yasama konseyi
legislative council
yasama kurulu
legislative committee
yasama kurulu raporu
report of legislative committee
yasama meclisi
chamber
yasama meclisi
legislative assembly
yasama meclisi
legislature
yasama meclisi üyesi
legislator
yasama mekanizması
legislative machinery
yasama organı
legislative body
yasama organı
general court
yasama organı
legislative branch
yasama organı
legislature Noun, Law
yasama organına karşı suç
crime against the legislative body Noun, Law
yasama organından geçirmemek
to by pass the legislature Verb
yasama organının imtiyazlarnı ihlal suçu
breach of privilege
yasama oturumu
legislative session
yasama politikası
legislative policy Noun
yasama programı
legislative program (me)
yasama programı
legislative program (me
yasama programı
legislative program me
yasama reformları
legislative reforms Noun
yasama usulü
legislative procedure
Yasama ve Denetim Hizmetleri Genel Sekreter Yardımcılığı
Office of Deputy Secretary-General of Legislative and Auditing Services Noun, Organizations
yasama yetkisi
legislative power
yasama yetkisi
legislative prerogative
yasama yetkisi
legislative authority
yasama yetkisi
legislative power Noun, Law
yasama yoluyla
by legislative action
yasama, yürütme ve yargı organları
executive, legislative and judicial branches Noun, Public Administration
bazı ülkelerde yasama organı
diet
bölgesel yasama kurulu
regional legistative assembly
çekişmeli yasama sorunları
contentious matters of legislation Noun
hükümetin yasama bölümü
legislative department
iki yasama kuruluşundan oluşan hükümet biçimi
bicameral
incelemeye tabi yasama usulü
regulatory procedure with scrutiny Noun, European Union
senato ve temsilciler meclislerinden oluşan yasama meclisi
general assembly
(evli çift , Br) yazılı ayrı yaşama anlaşması
separation deed
(evli çift) mahkeme emri ile ayrı yaşama
separation by order of the court
(evli çift) rıza ile ayrı yaşama
separation by consent
açık yerlerde ya da inzivada yaşama tutkusu
agromania
ayrı yaşama
separation Noun
barış içinde birlikte yaşama
peaceful coexistence
beraber yaşama
cohabitation Noun
bir arada yaşama
cohabitation
birlikte yaşama
cohabitation
çılgın gibi yaşama
fastness
elden ağıza yaşama (geliri yeme
hand-to-mouth existence
evli çiftlerin ayrı yaşama konusundaki mahkeme kararı
separation order
evli çiftlerin düzenlenen ayrı yaşama beyanları
notarial separation Noun
evlilik bağı olmadan karı-koca gibi yaşama
living in adultery
evlilik dışı karı koca gibi yaşama
extra-conjugal cohabitation
evlilik dışında karı-koca gibi yaşama
illicit cohabitation
günlük yaşama dönmek
to get back into circulation Verb
inançları ve yaşama biçimi toplumsal kurallara uymayan genç
hippy
karı koca gibi yaşama
cohabitation
karı-kocanın ayrı yaşama anlaşması
separation agreement
kazanılan başarıyı yaşama
big time
konfor içinde yaşama düzeyi
comfort standard
lüks yaşama alıştırmak
to pamper Verb
metres hayatı yaşama
concubinage
nikâhsız yaşama
frc- love
ortak yaşama
symbiosis
rahat yaşama
gracious living
resmi nikâhsız birlikte yaşama
common law marriage
sokakta yaşama
rough-sleeping
ucuz yaşama
cheap living
yalnız yaşama
living alone
yaşama
living
yaşama
life
yaşama arzusu
will to live
yaşama bakış
outlook on life
yaşama biçimi
scene
yaşama biçimini değiştirme
break in one's way of living
yaşama çadırı
living tent
yaşama dönen
resurgent
yaşama dönme
resurgence
yaşama gücü
vitality Noun
yaşama hakkı
right to life Noun, Law
yaşama isteği
vitality Noun
yaşama kabiliyeti
viability Noun
yaşama mekânı
living space
yaşama sevinci
(Fr.) joi de vivre
yaşama standardı
living standard
yaşama yeteneği
viability Noun
zina durumunda birlikte yaşama
cohabitation in state of adultery
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Yasamak işi, ... koyma, teşrî
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.