your

  1. Pronoun senin, sizin.
    I like your idea. your book. your brother/father/mother. Wash your hands.
  2. Pronoun bir topluluğu/grubu belirtmekte kullanılır:
    Take your factory workers, for instance: Örneğin fabrika
    işçilerini ele alalım.
    Your typical postage stamp is square. Your actual English gentleman.
  3. Pronoun hoşnutsuzluk, fikir ayrılığı vb. belirtmekte kullanılır:
    If this is your famous French cooking, I
    don't think much of it: Senin okadar methettiğin Fransız usulü yemek beni pek sarmadı.
keyfine göre Adverb
Kendi iyiliğin için. Sentence, Idioms
Senin iyiliğin için. Sentence, Idioms
Seni ilgilendirmez. Sentence
Sana ne? Sentence
Seni alakadar etmez. Sentence
Seni ilgilendirmez. Sentence
Sana ne? Sentence
Seni alakadar etmez. Sentence
Memleket neresi? Sentence
Nerelisiniz? Sentence
İsminiz nedir? Sentence
Adınız nedir? Sentence
İsminizi öğrenebilir miyim? Sentence
Adınızı öğrenebilir miyim? Sentence
İsminiz? Sentence
kredi bakiyeniz
zimmetiniz
zimmet bakiyeniz
zatıâliniz
ekselans
en yakınınızdaki Adjective
size en yakın ... Adjective
kulunuz, köleniz, bendeniz.
teşrifiniz rica olunur
sizin referansınız
sizin referansıniz
(bir papaza hitap ederken) muhterem efendim
muhterem peder
zatıaliniz
yours Pronoun
... seni aşar.
... tam senlik. Sentence
siparişiniz üzerine
masraflarınız düşüldükten sonra
arzu nuz hilafına
size uygun bir zamanda Adverb
uygun bir zamanınızda Adverb
nasıl takdir buyurursanız
en erken uygun zamanında
mümkün olduğu kadar çabuk Adverb
riski size ait olmak üzere
kirpiklerini kırpıştırmak Verb
kafa patlatmak Verb
uzun uzadıya düşünmek Verb
üzüntüden harap olmak Verb
çok üzülmek Verb
sümkürmek Verb
sözünü tutmamak Verb
sözünü yerine getirmemek Verb
şüphelerinden kurtulmak Verb
korkularından kurtulmak Verb
korkularını bir kenara bırakmak Verb
hatırlamaya çalışmak Verb
soluklanmak Verb
fikir değiştirmek Verb
bambaşka olmak Verb
topuk selamı vermek Verb
topuklarını birbirine vurmak Verb
çok faydalı olmak Verb
çok iyi olmak Verb
inançlarından taviz vermek Verb
onurunu zedelemek Verb
dürüstlüğüne leke sürmek Verb
ilkelerinden taviz vermek Verb
prensiplerinden taviz vermek Verb
beklemeye zorlanmak Verb
izini silmek Verb
izini yok etmek Verb
izini kaybettirmek Verb
altına etmek Verb
şans dilemek Verb
vaatlerini yerine getirmek Verb
kesenin ağzını büzmek Verb
harcamalarını azaltmak Verb
masraflarını kısmak Verb
gözlerini kaçırarak başını öne eğmek Verb
bakışını kaçırmak Verb
gözlerini başka tarafa çevirmek Verb
gözlerini başka tarafa çevirmek Verb
gözlerini kaçırmak Verb
yediği ekmeği hak etmek Verb
suçu üstlenerek istifa etmek Verb
dümdüz devam etmek Verb
kendi bildiği gibi yapmak Verb
kokunun geldiği yeri bulmak Verb
kokuyu kaynağına kadar izlemek Verb
dikkatinize (sunulur
bilgilerinize
kendi iyiliğin için Adverb
yolunu açmak Verb
kendine çekidüzen vermek Verb
hayatını bir düzene koymak Verb
kendini toparlamak Verb
hayatını düzene sokmak Verb
hayatını bir düzene koymak Verb
kendini toparlamak Verb
kendine gelmek Verb
kapı dışarı edilmek Verb
kendini toparlamak Verb
hayatını düzene koymak Verb
kendini toplamak Verb
kendine gelmek Verb
elinden geleni yapmak Verb
canını siper etmek Verb
soluğunu tutmak Verb
nefesini tutmak Verb
karnını içeri çekmek Verb
Neler yaptın bugün?
Günün nasıl geçti?
affınızı rica ederim
sence Adverb
elini çekmek Verb
vaadini yerine getirmek Verb
vaadini yerine getirmek Verb
iyileşmek Verb
yeniden iyi duruma gelmek Verb
düzelmek Verb
rahatlamak Verb
cebini doldurmak Verb
haksız kazanç elde etmek Verb
aklını kullanarak para kazanmak Verb
alavere dalavereyle geçinmek Verb
sabrı taşmak Verb
itidalini kaybetmek Verb
gözleri kararmak Verb
ölmek Verb
tahtalıköye gitmek Verb
öteki dünyaya gitmek Verb
ölmek Verb
iyi şanslar (kadeh kaldırırken
küstahlığı bırak
kendiliğinden Adverb
kendi rızasıyla Adverb
kendi başına Adverb
kendi isteğiyle Adverb
geçimini sağlamak Verb
hayatını kazanmak Verb
özürlerini iletmek Verb
özür dilemek Verb
talimatlarınıza uygun olarak
ayakları yere sağlam basmak Verb
sağlam durmak Verb
pot kırmak Verb
patavatsızlık etmek Verb
münasebetsizlik etmek Verb
gaf yapmak Verb
imzalamak Verb
imza atmak Verb
azarlamak Verb
sorunuz ile ilgili olarak
aynı pozisyonu almak Verb
yerine dönmek Verb
kendi fikrini söylemek Verb
olanağa sahip olmak Verb
iyi dileklerini iletmek Verb
sevgilerini yollamak Verb
saygılarını iletmek Verb
altına sıçmak Verb
konuşma
ağzını kapa
gülmekten ölmek Verb
bağımsızlığını kazanmak Verb
kanatlarını açmak Verb
kanat açmak Verb
inat etmek Verb
fikrini belirterek risk almak Verb
fikrini söylemeye cesaret etmek Verb
emrinize tabidir
tabanları yağlamak Verb
Acele etme.
hemen harekete geçmek Verb
şansını denemek Verb
bileğini burkmak Verb, Medicine
boşa dil dökmek Verb
Düzgün konuş!
Ağzından çıkanı kulağın duysun!
Düzgün konuş!
Ağzından çıkanı kulağın duysun!
bastığın yere bak
Düzgün konuş!
içinden geçenleri açıkça göstermek Verb
duygularını açığa vurmak Verb
içi dışı bir olmak Verb
duygularını gizlememek Verb
arzu nuz ?
çevre edinmek Verb
geleceği düşünmekten bugünü yaşamamak Verb
nazik müsaade nizle
ulaşmak Verb
tek başınıza Adverb