zaman zaman

Turkish-English Translation

  1. ever and anon
  2. from time to time
  3. sometimes
  4. Adverb at times
  5. between whiles
  6. once in a while
  7. Adverb on occasion
  8. Adverb occasionally
  9. Adverb sporadically
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

çoğu zaman
many a time
çoğu zaman
quite often
çoğu zaman
usually Adverb
çoğu zaman
generally Adverb
çoğu zaman
most of the time
çoğu zaman
mostly Adverb
eski zaman
yore
kimi zaman
occasionally Adverb
kısa zaman
bit
ne zaman ?
when
uzun zaman
week of sundays
uzun zaman
blue moon
yarı zaman
part time
zamanaşımı
statute of limitations Noun, Law
zamanaşımı
statute of limitations Noun, Law
zaman zaman çıkan gazete
periodical newspaper
zaman zaman verilen ödenek
periodical payments
zaman zaman verilen raporlar
periodical reports Noun
zaman zaman verilen sipariş
periodical order
zaman zaman yapılan toplantı
periodical meeting
zaman zaman yapılan uğraşlar
casual occupation
ara zaman
split time Sports
başka zaman
then
Başka zaman.
Not now.
belirlenen zaman
specified (stated) time
belirlenen zaman
designated time
bol zaman
plenty of time
boş zaman
spare time
boş zaman
off time
boş zaman
free time
boş zaman
leisure time
boş zaman
discretionary time
boş zaman
idle time
çalışılan zaman
worked time
dar zaman
short hour
Doğum ne zaman bekleniyor?
When are you due? Sentence
doruk zaman
peak time
ek zaman
additional time
geçen zaman
elapsed time
geçen zaman
elapse d time
geçmiş zaman
past tense
geçmiş zaman
long ago
geçmiş zaman
past
gelecek zaman
future tense
gelecek zaman
futurity
geniş zaman
simple present tense
gerçek zaman
real time
gerçek zaman
(computer) real time
gerektiği zaman
as may be required
her zaman
evermore
her zaman
permanently Adverb
her zaman
at all times Adverb
her zaman
invariably Adverb
her zaman
at any given moment Adverb
her zaman
in and out of season
her zaman
all along
her zaman
always
her zaman
all the time Adverb
her zaman
ever
hiçbir zaman
ever
hiçbir zaman
never ever
hiçbir zaman
never
hoş zaman
rattling time
kaybolan zaman
(production) idle time
kaybolan zaman
unproductive time
kaybolmuş zaman
lost time
kazandırıcı zamanaşımı
prescription Noun, International Law
kazanılan zaman
gained time
mürur-u zaman
statute of limitations Law
ne zaman
when
o zaman
if that is so Adverb
o zaman
then
o zaman
in that case Adverb
ölü zaman
dull time
ölü zaman
idle time
ortalama zaman
average time
ortalama zaman
mean time
şimdiki zaman
present time
şimdiki zaman
present tense
şimdiki zaman
the present continuous tense
şimdiki zaman
present
şimdiki zaman
nonce
sınırlı zaman
limited time
sonsuz zaman
perpetuity Noun
standart zaman
standard time
taban zaman
base time
tam zaman
(work) full time
temel zaman
base time
üçüncü zaman
tertiary
uygun zaman
season
uygun zaman
reasonable time
uygun zaman
apt time
uygunsuz zaman
at an unseasonable hour
vasati zaman
mean time
yanlış zamanda yanlış yerde
in the wrong place at the wrong time Adjective, Idioms
zaman
day
zaman
date
zaman
beat
zaman
the enemy
zaman
while
zaman
interval
zaman
season
zaman
tide
zaman
juncture
zaman
hour
zaman
time Information Technology
zaman
period
zaman
spell
zaman
stage
zaman
the times
zaman
when
zaman almak
to take up time Verb
zaman almak
to take Verb
zaman aralığı
time interval Information Technology
zaman arası
time interval
zaman aşımı
time-limit
zaman aşımı
time out Information Technology
zaman aşımı
timeout Information Technology
zaman ayarlı
time-adjusted Adjective, Military
zaman ayırmak
to allow time Verb
zaman ayırmak
to spare the time Verb
zaman ayırmak
to put aside something Verb
zaman belirlemek
to application a time Verb
zaman belirlemek
to set a time Verb
zaman biçimi
time format Information Technology
zaman cetveli
(US) time sheet
zaman çizelgesi
time sheet
zaman çizelgesi
schedule Information Technology
zaman çizelgesi
timetable
zaman çizelgesi
time schedule Noun
zaman damgası
time stamp Noun, Information Technology
zaman darlığı
pressure of time
zaman dilimi
time zone Noun, Geography
zaman dilimi
period of time Noun
zaman dilimi
period Noun
zaman dilimi
time period Noun
zaman dilimi
time Noun
zaman dolduğunda
upon the expiry of the time
zaman faktörü
time element
zaman farkı
time lag
zaman geçirmek
to do Verb
zaman geçirmek
to hang out Verb
zaman göstergesi
timekeeper
zaman harcama
sacrifice of time
zaman harcamak
to do Verb
zaman harcamak
to spend time Verb
zaman içinde
after a while Adverb
zaman işareti
time signature Music
zaman işareti
(music) time signature
zaman kararlaştırmak
to set a time Verb
zaman kaybetmeden
point- blank
zaman kaybetmeden
without any loss of time
zaman kaybetmek
to squander time Verb
zaman kaybı
waste of time Noun
zaman kaybı
loss of time Noun
zaman kazancı
gain of time
zaman kazandırmak
to free Verb
zaman kazanmak
to gain time Verb
zaman kazanmak
to save time Verb
zaman kazanmak
to buy time Verb
zaman kıtlığından
for lack of time
zaman makinesi
time machine Noun
zaman öldürme
nonnock
zaman öldürmek
to fiddle away one's time Verb
zaman öldürmek
to loaf away one's time Verb
zaman öldürmek
to kill time Verb
zaman paylaşımı
time sharing Information Technology
zaman primi
time premium
zaman sabitesi
time constant
zaman senkronizasyonu
time sychronization
zaman serileri
time series Noun
zaman serisi
time series
zaman sınırı
limit of time
zaman sınırı
time limitation
zaman sorunu
question of time
zaman süresi
length time
zaman tahsisi
time apportionment
zaman taksimatı
time management
zaman tanıma
granting of time
zaman tanımak
to allow time Verb
zaman tanımak
to grant time Verb
zaman tercihi
time preference
zaman tespiti
stipulation as to time
zaman tüneli
time tunnel Noun
zaman uyumlu
synchronous Adjective
zaman uyumsuz
asynchronous Adjective
zaman vermek
to allow time Verb
zaman vermek
to give time Verb
zaman yönetimi
time management
Turkish-English phrases from Zargan's own database

zaman
Kefil olma, kefillik
zaman
Olmuş ve olacak hâdiselerin birbiri ardınca ... olmayan soyut kavram, vakit