arıyor durumda olmak
Fiil
kafasından hikâye uydurmak
Fiil
tasfiye emir emri vermek
Fiil
(a) oluşturmak, teşkil etmek.
Girls make up most of that class: Kızlar o sınıfta çoğunluğu oluşturur.
A car is made up of many different parts. (b) toplamak, bir araya getirmek, yapmak, düzenlemek, tertiplemek. (c) uydurmak, icat etmek.
to make up a story. (d)
make up for ile ayni anlama gelir. telâfi etmek, karşılamak.
make up for lost time: kaybolan/boşa giden vakti telâfi etmek. (e) tamamlamak.
to make up the money (to the right amount). (f) düzenlemek, düzene/intizama sokmak, tertiplemek, (yatak) yapmak/hazırlamak.
Bring the sheets and make up the bed. (g) karar vermek.
make up one's mind: karar(ını) vermek. (h) anlaşmazlıkları dostça çözümlemek/halletmek, uyuşmak, anlaşmak, anlaşmaya varmak. (i) (kavgadan sonra) barışmak.
You don't really hate each other, so why don't you kiss and make up? (j) makyaj yapmak, giyinip makyaj yaparak sahneye çıkmaya hazırlanmak.
She makes herself up. You have ten minutes in which to make up. (k) boyanmak, pudra/ruj vb. sürmek, (l)
basım dizmek, baskıya hazırlamak.
to make up a page/a book. (m) biçip dikmek.
I've made up the dress/the curtains. (n) (borcunu) ödemek, ödeyip hesabı kapatmak.
You must make up what you owe before the end of the year. (o) (ilâç/reçete) hazırlamak.
He made up the doctor's prescription.
beklenmeyen konuklar için yatak hazırlamak
Fiil
büyük bir rakam tutmak
Fiil
bir fikir ayrılığını halletmek
Fiil
bir sayfayı baskıya hazırlamak
Fiil
bir parti oluşturmak
Fiil
birine emeklilik ayarlamak
Fiil
istenilen meblağı bulmak
Fiil
bir eksikliği gidermek
Fiil
bir kıtlığı gidermek
Fiil
bir konuşma hazırlamak
Fiil
(arabalar) kuyruk oluşturmak
Fiil
bir siparişi hazırlamak
Fiil
birikmiş işleri temizlemek
Fiil
birikmiş borçları ödemek
Fiil
bir zararı telafi etmek
Fiil
kaybedilen toprakları geri almak
Fiil
kaybedilen sahayı yeniden ele geçirmek
Fiil
kaybolan zamanı telafi etmek
Fiil
zararlarını kapatmak
Fiil
kayıplarını telafi etmek
Fiil
bir eksikliği gidermek
Fiil
balyalar halinde yapmak
Fiil
desteler halinde paketlemek
Fiil
paketler halinde ambalaj yapmak
Fiil
rahat kımıldanılacak yer sağlamak
Fiil
bir rakibi yere sermek
Fiil
yıl sonu hesaplarını kapamak
Fiil
bir uykuyu telafi etmek
Fiil
bir yayının eksik sayısını tamamlamak
Fiil
bir meblağın üstünü tamamlamak
Fiil
istenilen meblağı tamamlamak
Fiil
kavgalarına son vermek
Fiil
kaybolan zamanı telafi etmek
Fiil
(a) yaltaklanmak, yaranmak, yüzüne gülmek, gözüne girmeye çalışmak.
Many people make up to him only because of his wealth. (b) flört etmek, gönlünü kazanmaya çalışmak, (c)
make (it) up to someone for something: ödeşmek, (bir iyiliğin) altından kalkmak/karşılığını vermek, telâfi etmek.
You've been so kind. I'll make it all up to you one day. How can we make (it) up to them for all the worry we've caused them.
nüfuzlu kimselere dalkavukluk yapmak
Fiil
makyaj malzemesi: allık, pudra, ruj vb.
İsim
süslenme, boyanma, makyaj yapma, allık/pudra/ruj sürme.
too much make-up = makeup looks unnatural.
İsim
(a) makyajın yarattığı etki.
Her make-up = makeup is too showy. (b) (makyajla elde edilen) görünüş.
She changed his make-up = makeup of an old man for that of a Chinese.
İsim
yapı(lış), bünye, teşekkülât.
the make-up = makeup of a criminal. The make-up = makeup of his character can't be changed at his age.
İsim
(kitap/gazete vb.) dizgi, sayfa düzeni, tertip, mizanpaj.
İsim
bütünleme (sınavı), ikmal (imtihanı).
İsim
makyaj malzemesi: allık, pudra, ruj vb.
İsim
süslenme, boyanma, makyaj yapma, allık/pudra/ruj sürme.
too much make-up = makeup looks unnatural.
İsim
(a) makyajın yarattığı etki.
Her make-up = makeup is too showy. (b) (makyajla elde edilen) görünüş.
She changed his make-up = makeup of an old man for that of a Chinese.
İsim
yapı(lış), bünye, teşekkülât.
the make-up = makeup of a criminal. The make-up = makeup of his character can't be changed at his age.
İsim
(kitap/gazete vb.) dizgi, sayfa düzeni, tertip, mizanpaj.
İsim
bütünleme (sınavı), ikmal (imtihanı).
İsim
açık kalpli (bütçe) açığını kapamak
Fiil