1. İsim iş, mesele, maslahat.
    That is my affair: Bu benim bileceğim şey/Bu mesele beni ilgilendirir.
    an
    affair of great importance: çok önemli bir iş.
    affair of honor: şeref meselesi.
  2. İsim hâdise, vak'a, olut.
    When did this affair happen? Bu hâdise ne zaman oldu?
  3. İsim şey, nesne.
    This machine is a complicated affair: Bu makine çapraşık bir şeydir.
  4. İsim şahsî iş.
    This is none of your affair: Bu (iş) seni ilgilendirmez.
  5. İsim âşıkane/romatik ilişki (ekseriya gayrımeşru ve kısa süreli).
    love affair: aşk macerası.
    to
    have an affair with … : … ile gizlice sevişmek, âşıkane ilgi kurmak.
  6. İsim (ekseriya skandallı) olay.
    Watergate affair: Watergate olayı/skandalı.
aleni bir iş
bir işte parmağı olmak Fiil
bulaşmak Fiil
sahtekârlık
ticari iş
oynaşmak Fiil
olmuş bitmiş iş
alçaltıcı iş
bir sorunu halletmek Fiil
bir meseleyi sürüncemede bırakmak Fiil
gala gecesi
casusluk işi
aile sorunu
bir işin takibi
sorunu bambaşka şekilde anlatmak Fiil
birinin bir ticari işe iştirak etmesine müsaade etmek Fiil
bir sorunu halletmek için ele alma
bir meseleyi halletmiş olmak Fiil
bir işte parmağı olmamak Fiil
örtbas sorunu
bir işin aslını bilmek Fiil
birine bir fırsattan yararlanması için olanak sağlamak Fiil
aşk macerası. İsim
sevişme, cinsel temas (özellikle birbiriyle evli olmayan kadınla erkek arasında). İsim
bir işi berbat etmek Fiil
bir olayın özetini çıkarmak Fiil
ticari iş
parasal işler
nazik iş
bir konuya dokunmamak Fiil
bir sorunun esası
para işleri İsim
dünya sorunlarında güçlü etkenler İsim
özel ilişki
bir işin ayarlanması
bir meselenin halli İsim
önemsiz iş
toplumsal sorun
son derece resmi mesele
devlet meselesi
arap saçı
bir işin tasfiyesi
namus meselesi
şeref meselesi
bir işten alnı açık çıkmak Fiil
bir işi dostça halletmek Fiil
bir sorunu mahkeme dışında çözümlemek Fiil
bir olayı gazete için yazmak Fiil