Bağlaç … ise de, … olsa da/olsa bile, gerçi, her ne kadar, vakıa, fakat, yine de. There's still a hope, albeit
slim: Zayıf da olsa hâlâ ümit var. albeit (that) he failed: Başarısızlığa uğradı ise de … A brilliant, albeit slipshod writer: Parlak fakat kalender bir yazar.