(özellikle hissen/manen) uzak(ta). Keep aloof! Uzak dur! Yaklaşma! to hold/keep/stand aloof:
çekinmek, uzak durmak, sokulmamak, katılmamak. He stood aloof from their arguments: Onların tartışmalarına katılmadı. I keep aloof from the crowd: Kalabalığa sokulmam.
ilgisiz, kayıtsız, bigâne, çekingen. Her manner was aloof: Bigâne bir tavır takınmıştı.