1. (özellikle hissen/manen) uzak(ta).
    Keep aloof! Uzak dur! Yaklaşma!
    to hold/keep/stand aloof:
    çekinmek, uzak durmak, sokulmamak, katılmamak.
    He stood aloof from their arguments: Onların tartışmalarına katılmadı.
    I keep aloof from the crowd: Kalabalığa sokulmam.
  2. ilgisiz, kayıtsız, bigâne, çekingen.
    Her manner was aloof: Bigâne bir tavır takınmıştı.
uzak durmak, yaklaşmamak, ilişki kurmamak.
katılmamak Fiil
uzak durmak Fiil
bir şeyden uzak durmak Fiil
bana karşı soğuk davrandı
bir şeyden uzak durmak Fiil
bir şeyden uzak durmak Fiil