1. işmar, baş/göz/el işareti, “gel” işareti.
  2. hürmetle eğilme, selam için başeğme.
  3. (bkz: beckon ).
  4. dere, çay, kıyıları dik ve hızlı akan su.
  5. çember yapmak: bir demir/çelik çubuğu örs üzerinde döverek araba tekerleği çemberi haline getirmek.
emre/emrine âmâde, her emir ve arzuyu yerine getirmeye hazır.
He has three secretaries at his beck
and call: Emrine âmâde 3 kâtibesi var.
to have somebody at one's beck and call: bir kimseyi parmağında oynatmak/her istediğini yaptırmak.