İsim hayır dua. to give/pronounce the blessing: hayır dua etmek. to ask/say a blessing (at a meal): (yemekte) dua etmek.
İsim iyilik, lûtuf, nimet, hasenat, ergi, mazhariyet. the blessing of civilization: medeniyetin nimetleri.
What a blessing that … : Ne büyük lûtuftur ki …
İsim Allahın inayeti, lûtfu ilâhî. With God's blessing we shall succeed: Allahın inayeti ile başaracağız.
That's a blessing: Çok şükür! Hamdolsun! İsabet!
İsim rıza, izin, onay, muvafakat. The plan had his blessing: Planı onayladı. The son was denied
father's blessing: Çocuk babasını razı edemedi. to give/pronounce the blessing: razı olmak, rızasını/muvafakatini bildirmek. blessings upon you! Allah senden razı olsun!
İsim azar, tekdir, zılgıt. He got quite a blessing from his superior: Amirinden iyi bir azar işitti.