1. gözlerini bağlamak, gözlerini mendil vb. ile bağlayıp görmesine engel olmak.
  2. göz(ünü) boyamak: gerçeği görmesine ve gerçekçi düşünmesine engel olmak.
    Don't let their hospitality
    blindfold you to the true purpose of your visit: Sakın misafirperverlikle gözünü boyayıp asıl ziyaret maksadını unutturmasınlar.
  3. gözbağı, görüşe engel olan şey.
  4. gözleri bağlı/bağlanmış.
    a blindfold test.
  5. körükörüne, düşüncesizce.
    a blindfold denunciation before knowing one's facts.