1. pençe.
  2. hayvan pençesindeki kıvrık tırnak.
  3. böceklerin ayaklarındaki kıskaç gibi kısım.
  4. eklembacaklıların bacaklarının kıskaçlı ucu.
    lobster claws.
  5. pençeye/kıvrık hayvan tırnağına benzeyen şey: çengel, çekicin çivi söken tarafı vb..
  6. tırmalamak, cırmalamak, tırnaklamak, tırnakla yırtmak.
    The kitten clawed my sweater to shreds:
    Kedi yavrusu süveterimi tırnaklayıp lime lime etti.
  7. eş(ele)mek, tırnakla kazmak.
    to claw a hole in the earth.
  8. pençe atmak.
    The cat clawed and hissed in fear.
    claw-back: verilen parayı vergi şeklinde geri alma.
  9. kaşımak.
sermayeyi memlekete geri göndermek Fiil
yüksek vergi oranları uygulayarak hükümetin halkın bir bölümünden geri aldığı para
(özellikle parayı) geri almak Fiil
yüksek emeklilik maaşları tanınması gibi bazı menfaatlere karşılık
çatal çekiç, çivi çekme çekici, (b)
k.d. (çengelli) askı, elbise askısı.
tırnaklı çekiç.
pick hammer: tek ağızlı kazma.
keser (çivi sökecek kısmı olan).
(gemi) volta ederek karadan kurtulmak.