1. Fiil dengelemek, denkleştirmek, denge/muvazene sağlamak, tevazün ettirmek.
  2. Fiil zararını/bedelini ödemek, tazmin etmek, tazminat ödemek, karşılamak.
    to compensate a neighbor for damage to his property.
  3. Fiil etkisini gidermek, telâfi etmek.
    His occasional courtesies did not compensate for his general rudeness.
  4. Fiil
    compensate for: yerini tutmak, yerine geçmek, eşit/muadil olmak.
    Nothing can compensate (me)
    for the loss of my child/for losing my child.
  5. Fiil, Psikoloji ödünlemek, telâfi etmek: engellenen veya doyurulamayan istek, dilek, davranışların yarattığı tedirginliği,
    onların yerine geçebilecek başka istek, dilek ve davranışlarla gidermek.
tazminat İsim, Uluslararası Hukuk
telafi edici Sıfat
hakkaniyete uygun tazminat İsim, Medeni Hukuk
manevi tazminat İsim, Hukuk
maddi tazminat İsim, Hukuk
işçiye yaralanmasından dolayı tazminat vermek Fiil
birbirine karşılıklı tazminat vermek Fiil
telafi etmek Fiil
ödünlemek Fiil
birinin zararını tazmin etmek Fiil